Malta’da yaşamak bir film setinde dolaşmak gibi çünkü yürüyerek yarım saat içerisinde iki şehri geçebilir, sokak aralarında enfes güzellikteki tarihi mimari örneklerine rastlayabilirsiniz.
Ne zaman biri Malta’daki yaşamı tarif etmemi istese, “Bir film setinde yaşamak” gibi cümlesi sökün ediyor dudaklarımdan. Bu Malta’nın 1970’lerden başlayarak kült filmlerin güzide sahnelerine ev sahipliği yapmasından değil, bizatihi Malta’nın kendine mahsus özelliklerinden de kaynaklanıyor.
Sadece Temel Reis, Games of Thrones, Gladyatör gibi yapımlara değil, Türkiye’nin uluslararası imajındaki olumsuz katkıları nedeniyle unutulmazlar arasında olan Geceyarısı Ekspresi filmi de Malta’da çekilen filmlerden.
Fakat Malta’da yaşamın benim imgelemimde bir film setine benziyor olması bunların hiçbiri ile alakalı değil. Malta’nın kendine mahsus özellikleri, küçüklüğü, her şeyden çoğunlukla bir tane bulunuyor oluşu benim imgelemimde Malta’yı çoktan içinden çıkmak istemediğim, hayatın bana biçtiği rolü Akdeniz’in güneşli ikliminde, slow motion (yavaş çekim) modunda oynadığım bir film setine dönüştürüyor.
Yine bir film setindeki gibi sahnelerin tekrar tekrar çekilmesinde hiçbir beis olmamasını, Akdeniz ikliminin Malta’ya yansıyan rahatlığında, yavaşlığında, “ne acelesi var?” diyen o yarı mahmur tavrında görüyorum.
Malta’da yaşamak bir film setinde dolaşmak gibi çünkü yürüyerek yarım saat içerisinde iki şehri geçebilir, sokak aralarında enfes güzellikteki tarihi mimari örneklerine rastlayabilirsiniz. Üstelik bu tarih öyle hiç de çerçevelenmiş, geçmişte kalmış gibi değil; bugün de yaşamaya devam eden ihtiyar bir şehir sakini gibi kapı önünde oturup sizi adeta gülen gözlerle selamlıyor sanki.
İstanbul’da pek çok insanın Balat ve Tarlabaşı’ndaki filmlere sahne olan bazı mekânları dolaşıp, buralarda fotoğraf çektirdiklerini biliyoruz. Malta’da pek çok sokak bu kıvamda. Dolayısıyla Malta sokaklarında bir eliniz tetikte, pardon deklanşörde dolaşmaya hazır olmalısınız.
Bu köşenin kendisine tahsis edildiği Malta’dan bir yazar olarak, sandalyemi güneşli bir öğle vakti sonrası kapının önüne koyup, hiç acelem olmadan, Akdeniz’in o kendine has ritminde, kelimeleri, sözcükleri uzata uzata Malta’nın sokak aralarını, şehir içi otobüs yolculuklarını, gazete kupürlerinde altını çizdiğim hususları, sokak lezzetlerini, yaşama dair tecrübe ettiğim püf noktaları sizlerle bu köşede fırsat buldukça paylaşacağım. Belki Malta hakkında yazmamı rica eden Murat Aksoy Hocam da yazıyı neden bu kadar geciktirdiğimi anlamış olacak.
Keyifli bir Malta yolcuğuna hazırsanız, arkanıza yaslanın ve kemerlerinizi gevşetin. Ayaklarınızı da uzattıysanız, artık yavaştan başlayabiliriz.