Çarşamba, Nisan 24, 2024

Başbakan Yıldırım: Anayasa değişikliği Erdoğan için değil, her doğan için

Başbakan Binali Yıldırım, 16 Nisan’da yapılacak olan anayasa değişikliği kanununa ilişkin referandum mitinginin startını Amasya’da verdi.

T24’te yer alan habere göre Yıldırım’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

İlk adımı burada attık, ilgi vurguyu bağımsızlık yolunda Amasya’da yaptık. Milli irade ilk defa 1919’da Amasya’da ifade edildi. Ondan sonraki bütün çalışmalar, Sivas Kongresi, Erzurum Kongresi, Ankara’da Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları milletin kararını her şeyin üzerinde tuttular. Cumhuriyet’i milletle, milletin kararlılığıyla kurduk. Onun için sevgili kardeşlerim. İlk mitingimizi de halkoylaması için Amasya’dan başlatıyoruz. Söz, milletindir. Karar, milletindir. Kararımız…

Biz, AK Parti’yi sizlerle kurduk. Bu yolda, kutlu yolculuğa beraber çıktık. Beraber yürüdük. Yağan yağmurlarda… Beraber ıslandık hep beraber yağan yağmurda. Şimdi söylediğim tüm şarkılarda, bana her şey sizi hatırlatıyor. Milletimiz bize bugüne kadar, 15 yıldır ne dediyse onu yaptık. Siz bize neyden uzak durun dediyseniz ondan uzak durduk. Bugün de yine sizlerle beraberiz. On binler Amasya Meydanı’nı maşallah dolup taşırdı. Türkiye’yi daha fazla büyütmek için, demokrasimizi daha da güçlendirmek için. Çocuklarımıza daha aydınlık bir gelecek bırakmak için. Daha fazla güvenlik, daha fazla refah için yeni bir yolculuğa çıkıyoruz. Hazır mısınız? Maşallah. Amasya işi bitirmiş.

Sizin o gün, 1919’da burada dediğiniz “Evet” ile birlikte Cumhuriyet kuruldu bunu unutmayın. Cumhuriyetin temellerinin atıldığı şehirdeyiz, Amasya’dayız. İşte 16 Nisan’da yapılacak referandumun temelini de Amasya’da atıyoruz. Sizden, Amasya’ya yakışır bir sonuç bekliyoruz. Hazır mısınız? 16 Nisan’da sandığa gidiyoruz ve ne diyoruz? “Kararımız evet”. Amasya gümbür gümbür geliyor. Evet, evet, evet. Amasya bir kez daha göğsümüzü kabartıyor, Türkiye’nin geleceğini aydınlatıyor. Rabbim Amasya’yı muhafaza etsin. Sevgili kardeşlerim, sevgili Amasyalılar. Bugün Amasya’ya arkadaşlarımızla birlikte sizinle sohbet etmeye, hasret gidermeye geldik. Burada biraz dertleşeceğiz, sohbet edeceğiz. Siz bizi iyi tanıyorsunuz. Siz bizi 3 Kasım 2002’de Türkiye sevdalısı, milletle yolda yürüyen kurucu genel başkanımız, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dan tanıyorsunuz. “Bu anayasayı Erdoğan, Recep Tayyip Erdoğan kendisi için yapıyor” diyorlar. Unutmayın, anayasa değişikliği Erdoğan için değil, her doğan içindir.

Hepimiz faniyiz. Az yaşa, çok yaşa. Ölüm gelir başa. Onun için milletimizden saklayacağımız, gizleyeceğimiz hiçbir şey yok. Ne yaparsak millet için yaparız. Milletin dediğini yaparız. Bugün de ne yapıyorsak, sizinle yapıyoruz ve birlikte yapıyoruz. Demokrasi ile yönetilen bütün ülkelerde, milletten gücünü alan iki kuvvet var. Birincisi yasama, yani meclis. Meclisin seçtiği milletvekillerinden oluşan parlamento. İkincisi de icra, yani yürütme, yani hükümet. Mevcut sistemde biz milletvekillerini seçiyoruz ama, hükümetin başında kim olacak onu seçmiyoruz. Peki ne oluyor? Biz seçimleri yapıyoruz, milletvekilleri yemin ediyor falan. Sonra cumhurbaşkanı birine görev veriyor. O görev verdiği de genellikle en fazla oyu alan partinin genel başkanı. Bazen tersi de oluyor, böyle bir şart yok çünkü. Daha önce olmadı mı? DYP-Refah koalisyon hükümetinde olmadı mı? Sonra 28 Şubat krizi gelmedi mi? O yılları yaşayan, üniversitede okuyan, imam hatiplerde okuyan genler bunu çok iyi bilirler. Sonra hükümet kuruldu, kurulmadı, güven oyu aldı, almadı. Bekle, zaman akıp gidiyor ortada sonuç yok. Kurulsa da en fazla 3 ay, 5 ay… Bilemedin 1.5 yıl. Türkiye’de 1960’tan beri kurulan hükümetlerin ömrü 1.5 yılı geçmiyor. Neyi değiştiriyoruz? Vatandaş işi sağlama alıyor. Hadi seçelim. Bazen vekiller sizin istediğiniz gibi yapmayabilir, telafisi yok. Zaman geçiyor. Onun için bu sefer iki tane sandık. Geleceksiniz, birinde cumhurbaşkanını seçeceksiniz. Yüzde 50 en az, birine de şehrin milletvekillerini seçeceksiniz. Dolayısıyla, muhalefet diyor ki, “Burada güven oyu yok. Meclis zayıflıyor”. Yahu be kardeşim, vatandaşın güven oyundan daha büyük güven oyu olur mu? Vekillerin güven oyuna mı bırakalım? Sandıkta oyunuzu kullanıyorsunuz, cumhurbaşkanını seçiyorsunuz. Sonra cumhurbaşkanı seçimler belli olur olmaz hükümeti kuruyor, verdiği sözleri yerine getiriyor. İkinci yanlış ne? “Efendim Meclis, gelecek değişiklikle etkisiz hale geliyor. Meclis’in görevleri tırpanlanıyor, azaltılıyor”. Külliyen yalan. Yalan bunların sanatı haline gelmiş. Meclis aksine daha da güçleniyor. Nasıl mı? Şimdi hükümeti sandıkta seçtik. Bir de vekilleri seçtik. Vekillere diyorsunuz ki “Ey, vekiller. Ankara’ya gideceksiniz. Hükümetin, memleketin, çiftçinin, çalışanın, iş verenin, emeklinin, köylünün, şehirlinin, öğrencinin, kadın, erkek; ihtiyacı olan kanunları siz yapacaksınız”. Şimdi nasıl yapılıyor? Hükümet yapıyor. Hükümetin istediği kanun geçer, istemediği geçmez. Meclis hükümetin baskısı altında. Bu değişiklikle hükümete diyorsunuz ki “Sen işine bak”, Meclis’e de “Siz de kendi işinize bakın” diyorsunuz.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER