Cuma, Mart 29, 2024

Aynur Doğan’ın ardına bakabilmek

Yanlış yere bakıyoruz. Kürtlerin ne dediklerine ne istediklerine kulak vermiyoruz. Onları dinlemiyoruz, görmüyoruz, neler yaşadıklarını bilmiyoruz. Anlatmaya uğraştıklarında da susturmak için elimizden geleni yapıyoruz.

Aynur Doğan’ın konserleri, birileri tarafından, sanatçının 2011 yılında şarkı söylediği alanda Öcalan posteri olmasından dolayı, PKK sempatizanı olduğu iddiaları ile iptal ediliyor veya ettirilmeye çalışılıyor. Acımasız bir linç kampanyası ve kirli bir propaganda yürütülüyor. Olanlar Aynur Doğan’a ilişkin münferit bir vaka gibi görülse de işin aslı öyle değil. Mesele oldukça bildik, genel ve mütemadi.

Korkularımızdan dolayı yüzleşemediğimiz, kabul etmek istemediğimiz için görmezden geldiğimiz bazı acı gerçekler var. Aynı evin içinde aynı ana-babadan olduklarımızla bile fısıltıyla dahi konuşamadığımız ama çok iyi bildiğimiz gerçekler. İtiraf etmem gerekirse kabullenmekte çok zorlandığım ve aslında hâlâ da kabullenemediğim ama en azından onunla yaşamayı öğrenmeye gayret ettiğim bir husus bu.

Abdullah Öcalan terör örgütü lideri mi? Evet. PKK terör örgütü mü? Evet. Lakin bu, böyle düşünmeyen milyonlarca Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olduğu gerçeğini değiştirmiyor, değiştirmeyecek. HDP’nin Öcalan’a terörist demediğini biliyorlar ve bunu bile bile, hatta bazıları sırf bu yüzden gidip oy veriyorlar. Hâl bu iken biz kimi kandırıyoruz? Bir kerecik olsun bunun nedenleri üzerine düşündük mü?

Daha da acısı, bu ayrışmanın faili onlar değil. İğneyi kendimize çuvaldızı başkalarına batırmamız gerekiyor. Öcalan’ı ortaya çıkaran şartlar da semirmesine sebebiyet veren olaylar da taptığımız devlete çöreklenmiş; kandan, irinden ve korkudan beslenen zalim bir zihniyetin eseri.

Üstelik tüm bu olan bitene rağmen Kürtlerin PKK’ya fırsat vermediği de aşikâr, aksi halde halimiz nice olurdu? PKK’yı devletin tankları değil Kürtlerin iradesi yok edecek. Meseleye böyle bakıldığında HDP’nin yalnızca var olarak ve bunda ısrar ederek bile Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne ne denli büyük bir hizmette bulunduğu anlaşılır. Milyonlar bölünmek, ayrışmak için değil barışmak, karışmak ve yurttaşlıkta eşitlenmek için rey veriyor müesses nizamın kapatmak istediği HDP’ye. HDP, bir arada yaşama arzusunun ifadesi ve hepimizin su gibi ekmek gibi muhtaç olduğu barışın destekçisi. 2019 yılında bunu hem bizlere hem de dünyaya ilan ettiler. Kürtlerin tarafı belli. Peki biz hangi taraftayız?

Türk siyasetçilerin mottosu ‘HDP, PKK ile arasına mesafe koysun, PKK’yı kınasın, lanetlesin’. Doğru, haklı bir talep bu, lakin bir şartla. Ne zaman ki biz Türkler, terörü doğuran, besleyip büyüten ve hiç toz konduramadığımız, on binlerce yurttaşı katleden, yok sayan o zihniyetle aramıza mesafe koyarız; bu kötülükleri yapanları lanetleriz, bu faili malum cinayetleri meçhul olmaktan çıkarır ve kınarız, işte o vakit sükutumuz değil sözümüz altın olur; kelimeler anlam kazanır.

Terörle mücadele elbette silahla yapılır lakin gayemiz onu bitirmek ise ihtiyacımız olan şey kurşunlar değil; dinlemek, anlamak ve anlatmak. Kürt meselesi dendiğinde aklımıza ilk olarak Öcalan’ın veya PKK’nın gelmesi ve tüylerimizin diken diken olması da hep bundan. Yanlış yere bakıyoruz. Kürtlerin ne dediklerine ne istediklerine kulak vermiyoruz. Onları dinlemiyoruz, görmüyoruz, neler yaşadıklarını bilmiyoruz. Anlatmaya uğraştıklarında da susturmak için elimizden geleni yapıyoruz. Anadiline, kimliğine, kültürüne sahip çıkma hakkı haysiyettir, hukukun önünde eşit olma arzusu toplum olmanın gereğidir.

Kürt meselesini ‘HDP, PKK terör örgütüdür demeli’ cümlesine indirgemek hem gerçeklikten hem de rasyonellikten uzak. Bu dayatma PKK’yı özne kılıyor ve Çözüm Süreci’nde hepimizin tanık olduğu bir hatayı tekrar ettiriyor. Halbuki muhatabımız öncelikle Kürtler ve bila kayd-ü-şart onların iradesinin tecelli ettiği HDP olmalı. Ama maalesef HDP kapatılmak istenirken, o kilidi vurmaya çalışan eli tutacak bir muhalif söylem göremiyoruz.

Aynur Doğan’a kızanlar, onun sesini, sözünü kesmeye çalışanlar, milyonların kalbini kırdıkları ve bir arada yaşama arzumuza kast ettikleri gerçeği ile umarım en kısa zamanda yüzleşirler.

Aynur Doğan’a kızanlar, onun sesini, sözünü kesmeye çalışanlar, milyonların kalbini kırdıkları ve bir arada yaşama arzumuza kast ettikleri gerçeği ile umarım en kısa zamanda yüzleşirler. Aynur Doğan’ın elinde silah yok; sazı var, sözü var. Aynur Doğan’ı rahat bırakalım ve ardındaki gerçekle yüzleşelim.

Ahmet Kaya’nın kesilmek istenen sözü, Sezen Aksu’nun koparılmak istenen dili ve Melek Mosso’nun yasaklanmak istenen kıyafeti… Mağdurlar farklı lakin fail hep aynı. İster müesses nizam deyin ister rejim, eğer bu zihniyete amadeyseniz milliyetçi, muhafazakâr, solcu veya Kemalist olmanız fark etmiyor; esaslarınız ayrı olsa da usulleriniz aynılaşıyor. Yurttaşları ayrıştırıyor, kutuplaştırıyor ve zulmediyorsunuz. Memleketi cehenneme çeviriyorsunuz.

Cumhuriyet asrı devirmek üzere. On yılda on beş milyon genç “yaratan” koca çınar, yüz yılda bir toplum yaratamadı. Bunu başarabilmek için; farklı kültürlerden, dinlerden, dillerden ve soylardan gelen insanlar olarak, kendimiz kalarak ama kendimizi dayatmadan, bir arada yaşama arzumuzu tahkim edecek bir siyasi muhalefete ihtiyacımız var. Dönem zor, imkanlar kısıtlı, zamanımız dar lakin umudumuz hiç olmadığı kadar yüksek. Zulmün bağrında yatan cevher, onu oradan söküp almamızı ve hep birlikte işlememizi bekliyor. Varsın kimileri buna dirensin, çeşitli engeller koysun veya pusular kursun. Ya bir yol bulacağız ya da bir yol yapacağız; bizler bu Cumhuriyet’i er ya da geç özgür kılacak, adaletle donatacak, eşitlikle kuşatacak ve demokrasi ile taçlandıracağız.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI