Salı, Nisan 23, 2024

Avrupa Sağının yükselişi: Bağımsız bir Avrupa gücünün doğuşu mu?

İslam Özkan
İslam Özkan
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. Gazeteciliğe Selam gazetesinde başladı. Bir dönem kitap yayıncılığı alanında faaliyet gösterdi. Ardından Filistinhaber, Time Türk, Dünya Bülteni, Birleşik Basın gibi internet sitelerinde editörlük, TRT Arapça, Kanal On4, Kudüs TV gibi televizyonlarda haber müdürlüğü ve TV 5'te program moderatörlüğü, bazı Arap televizyon kanallarının Türkiye temsilciliğini yaptı. Son olarak Gazete Duvar’da yazılar yazdı, söyleşiler yaptı. Halen Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Araştırmaları Enstitüsü Ortadoğu Sosyoloji ve Antropolojisi'nde doktora yapmıştır.

Avrupa’da aşırı sağın yeniden iktidara gelmesi, şüphesiz Amerika’nın onu zayıflatmak ve kendine bağımlı kılmak için birçok bataklık ve sorunlara gark ettiği o kırılgan Avrupa Birliği içerisinde hiç şüphesiz bir takım çatlaklara yol açacaktır.

Beşşar Muhiddin Muhammed

Avrupa’da aşırı sağın yükselişi artık bir beklenti ya da analiz olmaktan çıkıp, yıllardır derinleşen bir gerçeklik hâline geldi. Birçok Avrupa ülkesinde artarak devam edeceği tahmin edilen bu yönelim, iktidar dizginlerini tartışmasız ele geçirerek önemli sonuçlar elde ediyor. Bu, Rusya’nın Ukrayna’ya yaptığı askeri operasyon çerçevesinde Batı’nın uyguladığı yaptırımların etkisi ve göçmen sayısındaki önemli artış nedeniyle Avrupa’da oluşan ekonomik krizlerin doğal sonucuydu. Avrupa sağının sürekli ilerleme kaydedeceği yönündeki tahminlerin giderek güçlendiği bir dönemde, gerek Avrupa ülkeleri gerekse bir bütün olarak AB’nin yaptığı işlerin hesabını yapma zamanı geldi. Bütün bunlar şu açık soruların sorulmasını gerektiriyor: Avrupa sağı AB’ye ve birliğe inanmıyorsa bu birliğin tehlikede olduğu anlamına gelir mi?

Yeni sağ eğilim, İsveç ve Macaristan’da başarılı oldu ve Marine Le Pen’in Fransa başkanlığını küçük bir oy oranıyla kaybetmesiyle Fransa’da oldukça ciddi bir başarı elde ederken; ardından geçen Pazar İtalya sağı büyük bir zafer elde etti.

Bütün bunlara rağmen, bazı siyasi analistler sağın başarısının etkisini, “Mevcut sağın manevra yapma ve fikirlerini dayatma imkânı yok çünkü sağcı akımların çoğu Avro’dan ayrılmayı, AB ile ilişkilerini kesmeyi ya da AB yardımlarından vazgeçmeyi reddetti” gibi sözlerle azaltmaya çalıştılar.  Bu durumun eski aşırı sağın söylemine gösterilen düşmanlığı yumuşatacağını düşündüler.

Bununla birlikte, Avrupa Birliği’nin, Ukrayna’ya açtığı savaşta abartılı bir şekilde ve acı sonuçlarını hesaplamadan destekleyen geleneksel sol partilerin aksine, Rusya’ya karşı çoğu sağ partinin “yumuşak” bir tavır aldığı yönündeki endişesi artıyor. Bu da büyük ihtimalle kısa bir zamanda bu cephenin çöküşü anlamına geliyor.

Öte yandan, Avrupa’nın en büyük ikinci ekonomik gücünün lideri olan Macron, “üçüncü Avrupa ekonomik gücü” olan İtalya’da sağın ilerlemesi ve Şansölye Olaf liderliğindeki Almanya’nın bağımsız bir yol oluşturarak çıkarlarını aramak eksenindeki net yönelimi ile kendisini izole edilmiş buluyor. Olaf Scholz’un bu yönelimi, Rus gazından yoksun kalan ülkesi için enerji taşıyıcıları aramak amacıyla bir dizi ülkeye yaptığı ziyaretler ile ortaya çıkıyor. Scholz hiçbir zaman AB’yi tehdit eden meydan okumalar düzeyinde pozisyon almadı.

Ancak ortaya çıkan bir soru var ki, bu partiler yıllardır Avrupa hükümetlerini, otoritelerini ve politikalarını eleştirdiler. Peki sağcı partiler İktidara geldikten sonra büyük sınavı geçebilecekler mi? Avrupa’nın geçen yüzyılın yetmişli yıllardan yani Arapların petrolü bir silah olarak kullanıp Batılı ülkelerin canını yaktığı 1973’deki petrol ambargosundan bu yana tanık olmadığı bir enerji krizi yaşarken enerji temin edebilecekler mi? Zira bir çokları, enerji krizinin Avrupa sağının yükselişinin en önemli nedenlerinden biri olduğunu düşünüyor.

Buna rağmen, bazı analistler ve uzmanlar Avrupa enerji krizinin henüz başlamadığını, aslında bu krizin şimdi değil, haftalar sonra yaşanacağına ve sağın yükselişinin gerçek nedeni olmadığını düşünüyorlar. Onlara göre gerçek neden güvenliğin kültürel alan da dahil bütün boyutlarıyla olmamasından kaynaklanıyor.

Avrupalıların bir kısmı, dini yasakların artmasıyla birlikte toplumlar, milliyetler ve dinlerin Avrupa sokaklarında tüm gücüyle ortaya çıktığı bir süreçte devletlerinin ortadan kaybolduğunu düşünüyor. Fransa’da örneğin Marin Le Pen’’in daha fazla oy almasına neden olan emeklilik sorunu başta olmak üzere sosyal sorunlar Macron’un seçim kampanyasında görmezden geldiği sorunlardı. Geçim zorluğu ve enflasyon gibi onlarca sosyal sorunu saymıyorum bile.

İtalya’daki parlamento seçimlerinde Giorgia Meloni liderliğindeki neo-faşist “Fratelli d’Italia” partisinin zaferi, 1945’ten bu yana eşi görülmemiş bir olay olmaya devam ediyor. Müttefikleri “Sağcı Birlik” ve “Forza Italia” partilerinin, kamuoyu yoklamalarına göre parlamentonun her iki kanadında da büyük çoğunluğu elde etmesi bekleniyor. İlk etapta seçimleri kazanacağına kesin gözüyle bakılan sağ blok, oyların %41 ila %45’ini aldı ve İtalyan seçim yasasının bir özelliği olduğundan, bu oran, hükümet kurmak için yeterli. Matteo Salvini liderliğindeki aşırı sağ parti ve Silvio Berlusconi liderliğindeki muhafazakâr Forza Italia’nın toplam oyların yüzde 47’sini alması bekleniyor.

Avrupalıların bir kısmı, dini yasakların artmasıyla birlikte toplumlar, milliyetler ve dinlerin Avrupa sokaklarında tüm gücüyle ortaya çıktığı bir süreçte devletlerinin ortadan kaybolduğunu düşünüyor.

İtalya seçimleri sırasında, Avrupa başkentlerinin seçim sonuçlarını, büyük ölçüde tehdit altındaki Avrupa birliğine yönelik korku ve endişeyle bekledikleri çok açık ve bütün medya seçim sürecini yakından takip ediyor, detaylı yayınlar yapıyorlar. Birçok insan, bu sağcı hükümet ile Avrupa Birliği arasında, başta Ukrayna krizinin genel olarak bütün Avrupa, özelde ise ciddi bir enerji kriziyle karşı karşıya olan İtalya üzerinde olumsuz yansımaları olmak üzere büyük bir çatışma ve anlaşmazlığın ortaya çıkacağını tahmin ediyor.

Özellikle de Meloni’nin ülke içindeki birçok konuda izleyeceği politikaların AB politikalarıyla çatışacağı tahmin ediliyor. Bu durum, AB Komisyonu Başkanı Von Der Leyen, AB’nin ortak değerlerini ve kanun egemenliğini ihlal edenlerle ilgili cezalandırıcı araçlara sahip olduğunu açıkladığında aslında açıkça ortaya çıkmış oldu. Leyen bu açıklamalarıyla AB-İtalya ilişkilerinin, anlaşmazlık ve çatışmayla dolu bir sürece tanıklık edeceği mesajını vermiş oldu. Daha önce de İtalya’da şayet durumlar zorlayacaksa AB Komisyonu’nun tıpkı Macaristan ve Polonya’ya yaptığına benzer şekilde uygulamalara gidebileceğini kaydetmişti.

Nitekim hatırlayınız, Polonya ve Macaristan AB kriterlerine uymadıkları için birtakım yaptırımlara maruz kalmışlardı. Bu, Meloni’nin, Ukrayna kriziyle ilgili AB kararlarını bloke eden ve AB karşıtı tutumuyla öne çıkan Macaristan Başbakanıyla oldukça yakın ilişkilere sahip olduğu tezini destekliyor.

Başka bir bağlamda aşırı sağ, bürokrasinin azaltılması, sınırların kapatılması, doğum oranlarının yükseltilmesi, göçmen akışının azaltılması, vergilerin düşürülmesi ve dini değerlerin güçlendirilmesi için de çağrıda bulunuyor ve bu konular şüphesiz Avrupa Birliği ile büyük bir anlaşmazlık konusu olacak.

Bu nedenle, Avrupa’da aşırı sağın yeniden iktidara gelmesi, şüphesiz Amerika’nın onu zayıflatmak ve kendine bağımlı kılmak için birçok bataklık ve sorunlara gark ettiği o kırılgan Avrupa Birliği içerisinde hiç şüphesiz bir takım çatlaklara yol açacaktır. AB’de ortaya çıkacak olan çatlak, Amerikan hegemonyasına meydan okuyan yeni bir dünyanın kutuplarına katılan bağımsız bir Avrupa gücünün doğuşunun göstergesi olabilir mi?

*Bu yazı, Suriye’de yayınlanan Baas gazetesinin internet sitesindeki makalesinin Arapça orijinalinden tercüme edilmiştir.

http://newspaper.albaathmedia.sy/2022/09/30/%d8%b5%d8%b9%d9%88%d8%af-%d8%a7%d9%84%d9%8a%d9%85%d9%8a%d9%86-%d8%a7%d9%84%d8%a3%d9%88%d8%b1%d9%88%d8%a8%d9%8a-%d9%87%d9%84-%d9%87%d9%88-%d9%85%d8%a4%d8%b4%d8%b1-%d8%b9%d9%84%d9%89-%d9%88%d9%84/

 

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

İslam Özkan
İslam Özkan
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. Gazeteciliğe Selam gazetesinde başladı. Bir dönem kitap yayıncılığı alanında faaliyet gösterdi. Ardından Filistinhaber, Time Türk, Dünya Bülteni, Birleşik Basın gibi internet sitelerinde editörlük, TRT Arapça, Kanal On4, Kudüs TV gibi televizyonlarda haber müdürlüğü ve TV 5'te program moderatörlüğü, bazı Arap televizyon kanallarının Türkiye temsilciliğini yaptı. Son olarak Gazete Duvar’da yazılar yazdı, söyleşiler yaptı. Halen Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Araştırmaları Enstitüsü Ortadoğu Sosyoloji ve Antropolojisi'nde doktora yapmıştır.
spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI