Çarşamba, Nisan 17, 2024

Atatürk Havalimanı: Yok edilen kültür, anılar ve varlıklar

Afet Uzmanı Kubilay Kaptan yok edilmek istenen Atatürk Havalimanını yazdı. Kaptan, “yok edilen sadece afet durumunda sığınılacak yer”, askeri savunma alanı”, ticari kazanç alanı”, “ülkenin, terminale dolaysız metro bağlı tek havalimanı” değil aynı zamanda Cumhuriyetin kültürel bir değeridir” diyor

Atatürk Havalimanı’nın doğduğu topraklar, İstanbul-Yeşilköy’de bulunan, bugün Bakırköy olarak bilinen bir alandır. Bu alan ilk olarak 1912 yılında askeri amaçlarla hizmete girmişti ve ilk başta hangar ve küçük bir meydandan ibaretti.

Hava Kuvvetlerimize ilk uçaklar 1912 yılında alınmaya başlanmıştı. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Türk havacılığının sevk ve idaresinde Almanlar da yer almıştır. 19 Eylül 1918’de İngilizlerin Filistin’deki genel taarruzundan sonra Filistin ve Suriye’den geri çekilebilen bir kısım Alman ve Türk Hava Birlikleri malzemeleriyle ve tayyareleriyle Konya’ya dönebilmişlerdi. Irak’ta bulunan hava gücümüz Elazığ’a, diğer cephelerden gelenler ise İstanbul’da toparlanmıştı.

İstanbul’un işgali sonrası 25 Haziran 1920’de Osmanlı Hava Kuvvetleri lağvedildi. Ankara Hükümeti’nin ilk hava kuvvetleri teşkilatı 13 Haziran 1920 tarih ve 328 sayılı emri ile kuruldu. Büyük Taarruz’un ilk yıldönümü olan 26 Ağustos 1923’te ilk kez İzmir’de “Tayyare Bayramı” kutlandı.

Cumhuriyet’in ilanından 16 ay sonra 1925 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle “Türk Tayyare Cemiyeti” kurulduğunda sivil havacılıkta ilk büyük adımlar atıldı (Fotoğraf 01). Bu kurumun misyonu; “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin havacılık sanayisini kurmak, askeri, sivil, sportif ve turistik havacılığın gelişmesini sağlamak” şeklinde belirlenmişti.

Fotoğraf 01. 16 Şubat 1925: Türk Tayyare Cemiyeti’nin kuruluşu

 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk Tayyare Cemiyeti’nin kuruluşundan sekiz ay sonra Kayseri’de bir uçak fabrikasının kurulması yönünde kesin direktif vermişti. Gazi Paşa, eski ve gelişmiş ülkelerde demode olduğundan çöp olarak görülen teknolojilerin üstüne bir de para verilecek ülkeye sokulmasına da karşıydı. 1931 yılında Millî Savunma Bakanlığı’na devredilerek yenilen açılışı yapılan Kayseri Tayyare Fabrikası’nda, 1939 yılına kadar yaklaşık 200 civarında uçak üretilmişti.

Fotoğraf 02. Kayseri Uçak Fabrikası

 

Türkiye’nin her yerinden bağışlar geliyordu. Uçaklara, bağış yapan illerin, ilçelerin, dernek ve şahısların adları verildi. “Ad Koyma Merasimi” törenleri, 29 Ekim Cumhuriyet, 30 Ağustos Zafer ve Tayyare Bayramlarında yapıldı. Temmuz 1926’da toplanan Konya Tayyare Kongresi’nin aldığı kararlar neticesinde 1926 yılında Cemiyete bir uçak bedeli bağış Konya ve havalisinden yapılmış, alınan 23 tayyareden birine 5 Kasım 1926 Cuma günü Konya’da düzenlenen törenle “Konya Tayyaresi” ismi verilmişti. Türk Tayyare Cemiyeti Yararına Türkiye turuna çıkan Pilot Vecihi Hürkuş, 9 Kasım 1931 çıktığı ikinci turunda Seydişehir Hava İstasyonuna da iniş yapmıştı (Fotoğraf 03).

Fotoğraf 03. Seydişehir Tayyare Cemiyeti (1929)

Bu sırada Yeşilköy’deki askeri hava meydanının sivil havacılığa kazandırılması yönünde adımlar atıldı. 1933’te İstanbul-Ankara uçuşu ile “Yeşilköy Hava Meydanı” adıyla sivil uçuşlara açıldı.

3 Mayıs 1935’te Etimesgut’ta Türkkuşu kurulmuş, açılış töreninde Atatürk; “Uçmanlarımız, her zaman ve herhalde, ulusun yüzünü ağartacak yüksek değerdedirler. Bu kadarını yeter görmek doğru olamazdı. Hava işine, onun bütün dünyada aldığı önem derecesine göre genişlik vermek lazımdır.  Bunu göz önünde tutan Cumhuriyet Hükümeti; havacılığı bütün ulusun işlevi yapmak kararındadır. Türk, yurdun dağlarında, ormanlarında, ovalarında, denizlerinde, her bucağında nasıl bir bilgi ve kendine güvenle yürüyor, dolaşıyorsa, yurdun semalarında da aynı suretle dolaşmalıdır. Türk çocuğu, her işte olduğu gibi havacılıkta da en yüksek düzeyde gökte seni bekleyen yerini az zamanda dolduracaksın. Bundan hakiki dostlarımız sevinecek, Türk ulusu mutlu olmuştur” diyordu (Fotoğraf 04).

Fotoğraf 04. 3 Mayıs 1935; Etimesgut’ta Türkkuşu açılış töreni

1944’te Chicago Sivil Havacılık Sözleşmesi imzalandı. Yeşilköy’e uluslararası uçuşlar için bir havalimanı inşa edilmesine karar verildi. Cumhuriyet tarihinin en önemli mimarlarından sayılan Hayati Tabanlıoğlu, Yeşilköy Havalimanı’nın yaratıcılarındandı. 1949 da başlanan inşaat, 1953 de tamamlandı.1 Ağustos 1953’te uluslararası uçuşlara açıldı ve havalimanı özelliği kazandı (Fotoğraf 05 ve 06).

Fotoğraf 05. 1953 tarihli bir reklam
Fotoğraf 06. 1953; Yeşilköy Hava Meydanı

 

Yeşilköy Havalimanı, o günün teknolojisiyle uluslararası standartlarda 05/23 pistine, taksi yollarına, 10 bin metrekarelik modern yolcu terminaline, bakım hangarlarına, radyo alıcı-verici cihazlarına ve yedek enerji santraline sahipti.

1958 yılında Yeşilköy Havalimanı’na 7 bin 445 uçak gelmiş ve İstanbul’a 67 bin 578 yolcu taşınmıştı. Hava ulaşımının hızlı bir şekilde gelişmesi ile 05/23 pisti yetersiz kalmış ve yeni bir pist yapılmasına karar verilmişti. Bunun üzerine 1968 yılında yapımına başlanan 45 metre genişliğinde ve 3 bin metre boyundaki 17/35 pistinin inşaatı, 1972 yılında tamamlandı.  Plan, 05/23 ve 17/35 pistlerinden başka, her biri yıllık 5 milyon yolcu kapasiteli 4 terminal binası ve mütemmimlerinden oluşuyordu.

Daha bir yıl önce devletin resmi kurumu olan AFAD tarafından hazırlanan raporda, Atatürk Havalimanı tahliye, lojistik, tedarik için kullanılacak en önemli noktalardan birisi olarak gösteriliyordu.

Yeşilköy Havalimanı, 1985 yılında, kavuştuğu modern görünümü ile Atatürk Havalimanı adını aldı. Atatürk Havalimanı’nda gelişen hava kargo taşımacılığı nedeniyle 1993 yılında Kargo Terminali Tesisleri hizmete girdi. Atatürk Havalimanı’nda yolcu trafiği her geçen gün arttığından, Yap-İşlet-Devret modeliyle yeni bir dış hatlar terminali yapımına karar verildi. Proje yarışmayla belirlendi. Yap-İşlet-Devret modeliyle yapım ihalesi gerçekleşti. Yeni terminal, 10 Ocak 2000 tarihinde işletmeye açıldı.

2014’te “Avrupa’nın En Yoğun Dördüncü Havalimanı” ve ardından Dünya’nın 10. En İyi Havalimanı seçilen Atatürk Havalimanı, milyonlarca yolcu ve uçuşa ev sahipliği yaptıktan sonra kapılarını kapattı ve sonrasında dünya tarihinde daha önce görülmemiş bir kararla pistleri kırıldı ve işlevsiz hale getirildi.

Atatürk Havalimanı, Türk Sineması’nın sembol isimlerini konuk etti. Yeşilçam filmlerinden bazılarındaki kavuşma ve veda sahneleri de burada çekildi. Ajda Pekkan ve Fatma Girik’in oynadığı “Koçum Benim”, Kemal Sunal filmi “Sosyete Şaban”, Zeki Alasya, Metin Akpınar ve Hale Soygazi’nin rol aldığı “Nereden Çıktı Bu Velet”, havalimanında geçen filmlerden sadece bazıları. Çok sayıda ünlü sanatçı ve sporcunun yolu da buradan geçti (Fotoğraflar 07-08).

Fotoğraf 07. Ayhan Işık ve Türkan Şoray “Acı Hayat” (1962) filminde
Fotoğraf 08. 1969 yılında Yunan opera sanatçısı Maria Callas Yeşilköy Havalimanı’nda

Burada yok edilen sadece “afet durumunda sığınılacak yer”, “askeri savunma alanı”, “ticari kazanç alanı”, “ülkenin, terminale dolaysız metro bağlı tek havalimanı” değil aynı zamanda Cumhuriyet’in kültürel bir değeridir. Yok edilen bir toplumun anılarıdır, birikimleridir. Ancak eğer anılar ve kültür sizleri fazla ilgilendirmiyorsa, Atatürk Havalimanı’nın pistlerinin yok edilmesiyle kaybettiğimiz farklı değerleri de yazabilirim:

Atatürk havalimanında yapılan kargo taşımacılığı, ülkemizde yapılan kargo taşımacılığının %90’ını içeriyordu. Böylesi büyük orana sahip bir havalimanından kargo faaliyetlerini doğrudan İstanbul havalimanına kaydırmak mümkün olmadı.

Yolcu taşımacılığında, Atatürk Havalimanı’na toplu ulaşım raylı sistem ile sağlanırken İstanbul havalimanına toplu ulaşım henüz raylı sistem ile sağlanamamaktadır. Toplu ulaşımın otobüsler vasıtasıyla sağlanmasından dolayı trafik yoğunluğu hava kirliliği ve ekstra maliyet gibi birtakım olumsuzluklara neden olmaktadır.

Geçmiş yıkımlara göz atan bütün insanlar –gelmekte olan yıkımlardan kaçınabilmek için– kökten yeni bir şeylere başlayabilme gücünde olduklarını hayal ederler. Bu sadece bir hayalden ibarettir.

Atatürk Havalimanı mükemmel bir afet yönetim alanı ve merkeziydi. Atatürk Havalimanı’nın elektrik ve kanalizasyon altyapısı var; devasa salonları var, otoparkı var; helikopter ve uçakların ineceği pistler, tuvaletler, jeneratörler var Deprem kış şartlarında gerçekleşirse insanların sığınabileceği yapıları var. Daha bir yıl önce devletin resmi kurumu olan AFAD tarafından hazırlanan raporda, Atatürk Havalimanı tahliye, lojistik, tedarik için kullanılacak en önemli noktalardan birisi olarak gösteriliyordu. Mevcut deprem müdahale raporlarının tamamında durum budur. Atatürk Havalimanı’nın iptal edilmesi sonucunda bütün mevcut deprem yönetimi raporları geçersiz hale gelmiştir ve yerlerine konulacak bir çalışma da yoktur.

Atatürk Havalimanı’nın varlığının devam ettirilmesi için en önemli gerekçelerden biri de bu havalimanının gerektiğinde askeri amaçlarla kullanılmasına olan ihtiyaçtı. Atatürk Havalimanı, batı bölgesinde muhtemel bir hava harekâtı için zamanında meydanın askeri bölümünde muharip av-bombardıman jet uçaklarının emniyetle korunması amacıyla NATO standartlarında beton uçak sığınakları inşa edilmişti.

Geçmiş yıkımlara göz atan bütün insanlar –gelmekte olan yıkımlardan kaçınabilmek için– kökten yeni bir şeylere başlayabilme gücünde olduklarını hayal ederler. Bu sadece bir hayalden ibarettir. Elinizdeki değerleri ne pahasına olursa olsun koruyamazsanız, yıkım er ya da geç gelir ve size ulaşır.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI