Salı, Nisan 16, 2024

Anayasa değişikliği önerisi ve demokratik hukuk devleti

Hukuk siyaseti açısından gelecekte olması gereken hukuk (de lege ferenda) ilintisinde meclis iradesinin tam anlamıyla hakikate yansımasının parlamenter sisteme geçiş ile sağlanacağı düşünüldüğünde değişiklik önerisinin yankısı mühimdir.

Tüm hayatı kapsayan, düzenleyen, toplumun yaşama mekanizmasına dair prensipleri belirleyen, hukuka mutlak güveni öngören anayasa ve bu manada anayasa değişikliği önerisi öncelikle söylemek gerekir ki; bireysel olsun, kolektif olsun fevkalade bir düşünme olanağıdır.

Demokratik kültür bu toprakların dokusunda, tarihinde, akışında, tabiatında mevcuttur. İlk yazılı anayasamız 1876 Kanun-î Esasi’den bu yana demokratik hayatın gerçekleşmesi için iktidarın yetkilerini halk lehine sınırlayan, yükümlülükleri, hakları düzenleyen anayasal düzenlemeler; partili cumhurbaşkanlığı dönemine dek meclisin, yönetimde denge unsuru olması üzerine kuruluydu. Halkın iradesinin yansıdığı, meclisin frenleyici, dengeleyici, denetleyici niteliğinin yansıdığı parlamenter sistemin; bilhassa günümüze bakılırsa ekonomide istenilen istikrarın da ilerlemenin de en iyi, en seçkin, en doğru biçimi olduğu görülmektedir. Birlikte hatırlamak gerekir; 1921’den beri meclis üstünlüğü olan bir anlayıştan geliyoruz bugüne.

Evet, altılı masanın 84 maddeden oluşan anayasa değişikliği önerisinin büyük oranda güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş sürecine yönelik Türkiye’nin mevcut sisteminin dönüşümü için önemli başlıklar içermesinden heyecan duyuyorum.

CHP, İYİ Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan altılı masa, 28 Şubat 2022’de açıkladığı ortak mutabakat metninde bugünün sorunlarının temelinde Başkanlık sisteminin bulunduğunu, sorunların çözümünün güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişle mümkün olacağını belirtmişti.

Aylarca süren çalışmaların sonucunda hazırlanan anayasa değişikliği önerisi, tam altı ay sonra 28.10.2022’de tanıtım toplantısıyla duyuruldu. Anayasa değişikliği önerisinin “Şimdi Demokrasi Zamanı” sloganıyla açıklanması zihinsel ve zamansal hedefi göstermektedir. Demokrasiyi teminen amacın; güçlü meclis, bağımsız yargı, istikrarlı yürütme üzerine kurulu olduğu görülüyor. İlk cümleler anlamlı: “Bugün demokrasi tarihimiz açısından önemli bir gün!”

Doğru. Gerçekten de Altı partinin Anayasa Değişikliği Önerisi taslağı ekonominin iyileşmesi ve demokrasiye ilerleyiş için çok önemli bir dönüm noktasıdır. Yönetimde keyfiliği aşmak ve meclisi işler hâle getirmek niyeti, amacı, temennisi ile yeniliklere bakalım.

YAPICI GÜVENSİZLİK OYU ve İSTİKRAR

Kişiler Hukukunda dahi pek çok hukuki kararın, işlemin istişareye ve şuraya dayanmasının faydasından bahis açarken anayasal devlete dair uygulanan en hayati kararların tek kişi sistemine dayanması, ortak akıl içermemesi büsbütün istikrarsızlığa yol açar. Öngörülebilirliği, şeffaflığı, hesap verebilirliği, kamu yararını öncelemenin yolu, temsilde adalet ve yönetimde istikrarı gaye edinmekten geçiyor. Öneriye göre, hükümeti başbakan kuracak. Bakanlar, başbakan tarafından TBMM üyeleri arasından veya milletvekili seçilme yeterliğine sahip olan Türk vatandaşları arasından seçilecek.  Hükümetin kuruluşu basit çoğunluk, düşürülmesi ise salt çoğunluk ile gerçekleşecek ve hükümet krizlerini önlemek için “yapıcı” güvensizlik oyu aranacak.

Bir biçimiyle Almanya Anayasası bünyesinde bulunan bu yol ile (ki Konstruktives Misstrauensvotum) yeni hükümet üzerinde uzlaşma sağlanmadan mevcut hükümet düşürülemeyecek, mevcut hükümet düştüğünde yeni başbakan görevine başlayacak. İyileştirilmiş Güvenoyu Sistemi, istikrarı ve güveni sağlayacak, sağlam ve Kıta Avrupası Hukuk sisteminden emsalle yerinde bir öneridir. Esas yetkinin parlamentoda olduğu, milli iradenin gerçekleştiği, gerçek demokrasiye doğru esaslı bir adımdır.

DEMOKRASİ, TEMSİL, BÜTÇE HAKKI VE DOKUNULMAZLIKLAR

 Seçim barajının yüzde 3’e indirilmesiyle bugün TBMM’de temsil edilemeyen pek çok parti temsil olanağı bulacak ve zorunlu ittifakların yerini gerçek temsiliyet tutacak. Her partiye aldığı oy oranına göre temsil hakkı tanınmasına ilişkin yasaların hazırlanması da tasarlanıyor.

Dokunulmazlıklar basit çoğunlukla değil, TBMM üye tam sayısının salt çoğunluğu ile kaldırılacak. Bu demek ki; üye tam sayısının yarısından bir fazla oyla dokunulmazlığın kalkması söz konusu olacak. OHAL’e sınırlamanın olması, parti kapatmanın zorlaşması, kayyuma Danıştay’ın karar verecek olması demokrasi için değerli adımlardır.

Bütçe Hakkının yeniden Mecliste olması başlı başına demokrasinin tesisinde mihenk taşıdır. Meclisin bütçe hakkı, olması gerektiği gibi meclisin devredilemez bir yetkisi olacak. Halkın kendi kendini yönetmesi, tam da ekonominin yukarı çıkan ivmesi için gereken kuralsızlığın aşılmasında tezahür ediyor. Öte yandan, Meclis bünyesindeki Kesin Hesap Komisyonu başkanı muhalefetten olacak; bu husus, iktidarın denetimde güvenceyi ve kendi kendine güvenini gösterir. Demokrasinin ve ekonomide şeffaflığın temini için bilinçli bir karardır.

YARGI BAĞIMSIZLIĞI

Savunma adına söyleyebilirim ki; mühim bir başlık açılarak Türkiye Barolar Birliği’ne özerk statü sağlanması öngörülmektedir. Bağımsız yargıyı teminen hakimler ve savcılara coğrafi teminat verilmesi, idari yönden Adalet Bakanlığına bağlı olmamaları, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini meclisin seçmesi, kararlarının yargı denetimine tabi olması, Adalet Bakanının hakimler kurulunda yer almayacak olması, Anayasa Mahkemesi’nin üye sayısı, seçimi ve çalışma usulünün yeniden düzenlenmesi ve elbette YSK kararlarının AYM’ye taşınabilecek olması adalete susamış ülkemizde hakkaniyete dayalı normların yeniden oluşturulması manasını taşımaktadır.

ANAYASANIN DİLİ, LAFZI VE RUHU

12. maddede temel hak ve özgürlükler bölümü artık “İnsan Onuru” ifadesiyle başlıyor. 1982 Anayasası mantığının bu önerilerde ilk kez aşılıyor olduğu görülüyor ve “insan onuru” kavramın yer almasıyla temel hak ve özgürlüklere dayalı hukuk devleti anlayışının en üst noktaya taşınması hedefleniyor. Cumhurbaşkanının veto yetkisinin kaldırılması ile sadece devletin başı, birleştirici gücü ve işleyişin denetleyicisi olması kabul ediliyor. Bu usul; ülke yönetiminin Başbakan ve Bakanlar Kurulu’nun sorumlu olmasını ve TBMM’YE karşı sorumluluğunu, diğer bir ifadeyle demokrasinin rasyonelleşmesini getiriyor.

Öte yandan, yeni öneri çağdaş, bağımsız ve özgürlüklere dayalı bir sistem inşasını, ifadesiyle açıkça belli ediyor. Örneğin kişinin hakları ve ödevleri başlığı, kişinin hakları ve hürriyetleri olarak değiştiriliyor ki bu husus Özgürlükler Hukuku bağlamında ilerici ve halkın lehine belirleyici bir işaret barındırıyor.

KHK’LARA SINIRLAMA VE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

Bakanlar Kurulu’nun, yetkiyi kanundan alma ve temel hak ve hürriyetlerle ilgili düzenleme içermemesi kaydıyla KHK çıkarabilmesi öngörülüyor. Öte yandan, hepimiz için çok önemli bir örnek teşkil eden İstanbul Sözleşmesi’nden hareketle, uluslararası sözleşmelerden çekilmek ancak meclis kararıyla mümkün olacak.

1982 Anayasası mantığının bu önerilerde ilk kez aşılıyor olduğu görülüyor veinsan onuru” kavramın yer almasıyla temel hak ve özgürlüklere dayalı hukuk devleti anlayışının en üst noktaya taşınması hedefleniyor.

Güzel ülkemde adaleti bilfiil savunan bir hukukçu olarak söyleyebilirim ki; daha konuşacak pek çok madde ve bağlam olmakla birlikte, söz konusu anayasa değişikliği önerisi, demokrasi tarihimiz açısından bu çapta bir uzlaşmayı temsil ettiği için kendiliğinden bir değer taşımaktadır ve bu husus demokratik hukuk devleti söyleminde birlik beraberlik anlamıyla örtüşmektedir.

Türkiye, anayasaya uygunluğun yargısal denetimi açısından çok kapsamlı içtihat birikimine ve son otuz yılda yapılan anayasal çalışmalara sahip güçlü ve büyük bir ülkedir. Hukuk siyaseti açısından gelecekte olması gereken hukuk (de lege ferenda) ilintisinde meclis iradesinin tam anlamıyla hakikate yansımasının parlamenter sisteme geçiş ile sağlanacağı düşünüldüğünde değişiklik önerisinin yankısı mühimdir. Anayasa değişikliği önerisinin yarattığı etki, bilhassa hakların konuşulmasını, demokrasiden bahis açılmasını ve bu yönde heyecanın, farkındalığın, dikkatin körüklenmesini sağlanmıştır. Sadece bu niteliğiyle dahi Atatürk’ün 100 sene öncesinden işaret ettiği tam bağımsızlık ve demokrasi öngörüsünde, 100 sene sonra bugün Türkiye’nin geleceği için çok kıymetli bir düşünüm ve eylem kuvvetidir.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI