Salı, Nisan 23, 2024

Alt yapı üst yapıyı belirler mi?

Armağan Öztürk
Armağan Öztürk
1980 yılında doğdu. Lisans eğitimini Hacettepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünde tamamladı. Önce Kocaeli Üniversitesi İİBF Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, ardından da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünde araştırma görevlisi olarak çalıştı. Aynı üniversitede 2014 yılında siyaset bilimi doktorasını tamamlayan Öztürk’ün çalışmaları daha çok siyaset felsefesi, siyaset teorisi ve siyaset sosyolojisi gibi alanlarda somutlaşmıştır. Evli ve bir çocuk babası olan Öztürk 2014 yılından beri Artvin Çoruh Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Öztürk 2017 yılından beri Siyasi Düşünceler Tarihi alanında Siyaset Bilimi Doçenti unvanına sahiptir. Yazarın akademik makaleleri Ankara SBF, İstanbul SBF, Doğu Batı, Düşünen Siyaset, Felsefe Tartışmaları, Felsefelogos, Liberal Düşünce, Muhafazakar Düşünce, Cogito ve Birikim gibi belli başlı dergilerde yayınladı. Ayrıca Radikal 2, Birgün, Cumhuriyet, Politikyol ve Gercekgündem’de çok sayıda güncel yazısı yayımlanan Öztürk’ün daha önce Dipnot Yayınlarından Toplumsal Üzerine Yeni Perspektifler, Phoenix Yayınlarından Yeni Sol Yeni Sağ ile Postyapısalcılık, Doğu Batı Yayınlarından Res Publica ve Kavramlar Tarihi: Özgürlük, Tekin Yayınlarından Güncel Sosyolojik Tartışmalar adıyla beş derleme kitabı basıldı. Öztürk’ün yüksek lisans tezi Doruk Yayınlarınca Liberal Adalet, doktora tezi yine Doruk Yayınlarınca Cumhuriyetçilik ve Liberalizm, makaleleri ise Lotus Yayınlarınca Prometheus Ateşi ismiyle kitaplaştırıldı. Öztürk’ün makalelerini birleştirdiği bir diğer kitabı 2019 Yılında Doruk Yayınlarınca Siyaseti Düşünmek bağlığıyla basıldı. Nomos Yayınları Türkiye Tartışmaları serisinin editörlüğünü üstlenen Öztürk, bu seri kapsamında Political Culture of Turkey in the Rule of the AKP, The Transformation of Publicity in Turkey ve Living Together kitaplarının editörlüğünü yaptı. Öztürk’ün son kitap çalışmaları Yurttaşlık ve Demokrasi başlığıyla Nika Yayınları ile Siyasal ve Sosyal Kuram adıyla Çizgi Yayınlarından basıldı.

Alt yapı üst yapıyı belirler. Bir iktidar ekonomiyi kötü yönetip insanları yoksullaştırarak seçim kazanamaz. Şüphesiz ki öyle. Ama belirlemeyi sabit bir içeriğe mahkûm etmemek, akışkan bir şekilde süreç içerisinde düşünmek gerekiyor.

Alt yapı ekonomi ve sivil toplumu içeren bir katman, üst yapı ise geriye kalan her şeydi. Marx, sivil ekonomik ilişkilerin, yani alt yapının siyaset, bilim, ahlak ve din gibi üst yapısal unsurlar karşısında belirleyici bir konumda olduğunu ileri sürdü. Metaforik değeri çok yüksek olan bu alt yapı-üst yapı kavramlaştırması pek çok yan anlamının yanı sıra tarihsel materyalist bakışın da bir ifadesiydi.

Tabii Marksizm’in inişli çıkışlı tarihi boyunca bu mesele neredeyse düşünür sayısınca farklı şekilde yorumlandı. Gramsci’den Jessop’a kadar geniş bir literatür oluştu bu noktada. Post-Marksistler sınıf ve ekonominin belirleyici konumunu reddettiler mesela. Radikal demokrasi bu karşı çıkıştan doğdu. Bu arada ekonomi politik bakış açısı liberaller ve Marksistlerin ortak noktalarından biri. Marksistlerin sınıf için söylediği şeyleri birey için tekrarlamak kaydıyla tabii ki liberaller de maddi yaşamın düşünsel ve kültürel yaşam karşısında öncel bir konumda olduğunu kabul etmektedir.

Ekonomik hayat siyaseti belirler. Kabaca genel çerçeve bu. Seçimlere 6 ay kala bu varsayımı Türk siyasetindeki belli başlı aktörler ve konjonktürün kendisi üzerinden yorumlamaya çalışalım. Her şeyden önce muhalefetin dili çok belirgin bir şekilde ekonomi temelli. Kurulan her 10 cümleden 7-8’i Erdoğan hükümetinin ekonomiyi batırdığı, vatandaşın yoksulluk ve hatta açlık çektiğine yönelik.

Ekonomik kriz o kadar çok ve sık bir şekilde vurgulanıyor ki, muhalefet mi hükümete muhalefet ediyor, yoksa asıl muhalefet ekonomik kriz mi, anlamak da güçlük çekiyorsunuz. Ekonomi üzerinden iktidara yüklenme stratejisinin bazı avantaj ve dezavantajları var. Ekonomide işler kötüye gittiğinde vatandaşın değişim beklentisi artıyor. Bu durum muhalefetin oyun kurması veya politik mücadele alanını genişletmesi için benzersiz fırsatlar sunmakta.

Ama bir de tabii işin karanlık yüzü var. Muhalefet olarak bütün ümidinizi ekonomiye bağladığınızda ve ekonomide kısmi bir toparlanma gerçekleştiğinde zor durumda kalıyorsunuz. Şu aralar Türkiye ekonomisi de böylesi bir konjonktür içinden geçmekte. Özetle yaşanan şey şu: Ekonomik kriz eski yakıcılığını yitirdi. İnsanlar yaralarını sarıyor. Siyasi iktidar da bir takım popülist hamlelerle (ek gösterge, EYT, konut projeler vb.) bu sürecin daha etkin bir şekilde işlemesine yardımcı olmakta.

Muhalefet avantajını kaybetti mi? Tabii ki hayır. Çünkü seçime çok kısa bir süre kaldı. Bu süre içerisinde tam bir toparlanma mümkün değil. Anadolu’da güzel bir deyiş var. “Kurt kışı atlatır ama yediği ayazı da unutmaz” diye. Vatandaş yaşadığı şeyi unutmayacaktır. Burada iktidarın avantajı ise sonradanlık etkisiyle ilgili. İnsanlar sosyal psikolojik nedenlerle genelde en son yaşadıkları olayları ön plana çıkarmaya eğilimlidir. Mayıs-Haziran aylarına kadar ekonomideki kısmi düzelme eğilimi bu hızda devam ederse kararsız seçmenin yuvaya dönüşü kesinleşir. AKP tekrar doğal sınırlarına ulaşabilir.

O hâlde şöyle bir toparlama yapabiliriz. Alt yapı üst yapıyı belirler. Bir iktidar ekonomiyi kötü yönetip insanları yoksullaştırarak seçim kazanamaz. Şüphesiz ki öyle. Ama belirlemeyi sabit bir içeriğe mahkûm etmemek, akışkan bir şekilde süreç içerisinde düşünmek gerekiyor. Ekonomi toparlandıkça bütün parasını tek bir zara yatırmış muhalefet ekmeksiz, sözsüz ve siyasetsiz kalabilir. Umarım oynadıkları kumarın farkındadır herkes.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

Armağan Öztürk
Armağan Öztürk
1980 yılında doğdu. Lisans eğitimini Hacettepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünde tamamladı. Önce Kocaeli Üniversitesi İİBF Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, ardından da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünde araştırma görevlisi olarak çalıştı. Aynı üniversitede 2014 yılında siyaset bilimi doktorasını tamamlayan Öztürk’ün çalışmaları daha çok siyaset felsefesi, siyaset teorisi ve siyaset sosyolojisi gibi alanlarda somutlaşmıştır. Evli ve bir çocuk babası olan Öztürk 2014 yılından beri Artvin Çoruh Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Öztürk 2017 yılından beri Siyasi Düşünceler Tarihi alanında Siyaset Bilimi Doçenti unvanına sahiptir. Yazarın akademik makaleleri Ankara SBF, İstanbul SBF, Doğu Batı, Düşünen Siyaset, Felsefe Tartışmaları, Felsefelogos, Liberal Düşünce, Muhafazakar Düşünce, Cogito ve Birikim gibi belli başlı dergilerde yayınladı. Ayrıca Radikal 2, Birgün, Cumhuriyet, Politikyol ve Gercekgündem’de çok sayıda güncel yazısı yayımlanan Öztürk’ün daha önce Dipnot Yayınlarından Toplumsal Üzerine Yeni Perspektifler, Phoenix Yayınlarından Yeni Sol Yeni Sağ ile Postyapısalcılık, Doğu Batı Yayınlarından Res Publica ve Kavramlar Tarihi: Özgürlük, Tekin Yayınlarından Güncel Sosyolojik Tartışmalar adıyla beş derleme kitabı basıldı. Öztürk’ün yüksek lisans tezi Doruk Yayınlarınca Liberal Adalet, doktora tezi yine Doruk Yayınlarınca Cumhuriyetçilik ve Liberalizm, makaleleri ise Lotus Yayınlarınca Prometheus Ateşi ismiyle kitaplaştırıldı. Öztürk’ün makalelerini birleştirdiği bir diğer kitabı 2019 Yılında Doruk Yayınlarınca Siyaseti Düşünmek bağlığıyla basıldı. Nomos Yayınları Türkiye Tartışmaları serisinin editörlüğünü üstlenen Öztürk, bu seri kapsamında Political Culture of Turkey in the Rule of the AKP, The Transformation of Publicity in Turkey ve Living Together kitaplarının editörlüğünü yaptı. Öztürk’ün son kitap çalışmaları Yurttaşlık ve Demokrasi başlığıyla Nika Yayınları ile Siyasal ve Sosyal Kuram adıyla Çizgi Yayınlarından basıldı.
spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI