Perşembe, Nisan 18, 2024

Ali Haydar Fırat yazdı | Taciz, Tecavüz, Teokrasi

Tarihin ve zamanın geri gidişine tanıklık ediyoruz. Bu tanıklığımız bir taraftan bizi insanlığın evrensel/gelecek yürüyüşüne olan inancımızı sorgulatırken, diğer yandan bu ülkenin yaşadığı en büyük devrim olan Atatürk devrimine yönelik mücadele azmimizi ve ona dönük tarihin hakkını teslim etmemize neden oluyor ama bir şeyden eminiz; hiçbir şey kendiliğinden, plansız ve programsız olmuyor.

Türkiye tarihi bir hesaplaşmaya gidiyor. İlericilik ve gericilik, laiklik ve şeriat, devrimcilik ve faşizm arasında bir büyük hesaplaşma bu. Ağır ve korkunç bir atmosferin altında insanlığın en ilkel dürtülerine kaynaklık eden yasaları konuşuyoruz. Tacizin ve tecavüzün yasaklandığı modernitenin aklı ve yasalarına karşı yine bir yasa yaşama geçirilmek isteniyor. İnsan aklını ve vicdanını ilkelliğe kurban edecek bir zihniyetin ağır saldırısı altında çocuklarımızı korumaya çalışıyoruz. Aslında mesele son derece net. Bir taraftan şeriat hukukunu halim kılmak isteyen bir zihniyet ile diğer yandan insanlığın evrensel haklarını korumaya çalışan bir süreci deneyimliyoruz. Kavga büyük. Bu süreçten galip gelen bundan sonraki adımları daha korkusuz atacak.

İnsanlığın büyük kavgası sanıldığı gibi ekonomik, politik ya da ideolojik düzlemlerde başlamaz. Bütün bu süreçler insanlığın gündelik hayatından başlar. Gündelik hayatına dokununca kitleler özneleşir ve yeni bir düzen kurmak için harekete geçer. Bugün hepimizin hayatına dokunan büyük bir siyasal, ideolojik ve sosyolojik gerçeklikle karşı karşıyayız. Ancak bize söylendiği gibi bir “sosyolojik gerçeklik” değil bu, dayatılan bir sosyolojik gerçeklik. Her sosyolojik gerçeklik bir tarihsel hakikate dayanır. Dolayısıyla bir düzene, akla ve ideolojiye hizmet eder. Bugün AKP’nin TBMM’den geçirmek istediği yasa, salt bir hukuki değişiklik olarak yorumlanamaz. AKP kendi toplumsal formasyonunu egemen kılmak istemekte, bu güçte ve bu enerjiye sahip olduğunu düşünmekte ve dolayısıyla her alanda kendi iktidarını kurma çabasındadır. Teokratik bir zihniyetle dinsel olanı referans alarak en ilkel davranışı savunmaktadır. AKP adına ekrana çıkan, yazı yazan ya da siyasi planda rol alanlar bu yasayı “İslam hukuku” ekseninde meşrulaştırmaya çabalamaktadır. Yürürlükte olan medeni kanunu ortadan kaldırmaya çalışan bu zihniyet salt erkek egemen/eril bir söylem kapsamında değerlendirilemez. Bunu aşan çok daha vahim bir tablo var karşımızda.
Zor kullanarak istediğini yapmak ve buna yasal bir zemin hazırlamak yeni bir düzen kurmaktır. Bunun afla uzaktan yakından alakası yoktur. Ya da ortada “sosyolojik gerçekliğimizden kaynaklı” bir durum da… Ahlaksızlığı din ve sosyoloji kisvesi altında savunanlar aslında yeni bir rejim inşa etmektedirler.

Bütün düzenler, insan bedeni üzerinden kurulan ‘hakikat rejimleri’ ile yasallaşır. AKP bu arayıştadır. Çocuk ve kadın bedeni üzerinde egemenlik kuran, bunu dini referansla besleyen bir rejimin inşası ile karşı karşıyayız. Tacizden, tecavüze ve oradan teokratik bir rejime geçişin son aşamasındayız. Bu ülke ve bu halk ya yaşamına, bedenine, çocuğuna sahip çıkar ya da her alanda teokratik, erkek egemen, tek adam hibrit sisteminin kurbanı olur…

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER