Cumartesi, Nisan 20, 2024

Ali Haydar Fırat yazdı | Referandum sürecinin sonucu

Türkiye tarihinin en önemli referandumuna gidiyor. Bu referandumun sonuçları ülkenin bundan sonraki rejimini, devletin yönetsel mimarisini belirleyecek niteliktedir. Dünya örneklerinde karşımıza çıkan bir realite var. Eğer ülkeler demokratik bir yapıya, kurumsal işleyişe sahip değillerse, değişim sürecinin ekonomik, siyasal ve toplumsal temeli yoksa yapılan değişikler genellikle devletlerin ve toplumların çözülmesiyle sonuçlanmıştır. Türkiye benzer bir tehlikeyle karşı karşıyadır.

AKP bugüne kadar gerilim, kamplaşma ve kutuplaşma taktiğiyle seçim süreçlerine girdi ve istediğini (7 Haziran hariç) aldı. Ancak bu süreçler toplumsal yarılmayı en uç boyuta ulaştırdı. Önümüzdeki referandum yine gerilim üzerine inşa edilecektir. AKP şunun fakında; demokratik bir ortam yurttaşların farklı tercihlerde bulunmasına imkan hazırlıyor. Bu 7 Haziran’da çok açık bir biçimde görüldü. Bundan dolayı AKP başkanlık referandumunu Olağanüstü Hal kapsamında yapmaktadır. Terörün, çatışmanın, gerilimin gölgesinde ancak bu referandumu geçirebileceğine inanmaktadır. Bundan önce denediği ve sonucu gördüğü taktiği yeniden deneyecektir. Peki bu hep böyle böyle gider mi?

İşte burada yeni bir yaklaşım devreye girerse sonuç farklılaşır. 12 Eylül darbecilerinin hazırladığı anayasa oylaması silahların gölgesinde yapılmış ve yürürlüğe girmişti. Ancak hemen sonrasında darbecilerin işaret ettiği parti seçimi kazanamadı ve ANAP iktidar oldu. Sonrasında ANAP’ın baskıcı rejimi halka dayatmada bulundu ve ANAP zamanında siyasi yasakların kalkmasına ilişkin referandumda bütün baskılara rağmen EVET çıktı. Sonrasında ise ANAP seçimlerde ağır yenilgiler aldı. Yakın tarihimizin bu örnekleri bize göstermektedir ki bütün baskılara karşı halk farklı tercihler yapabilmektedir. Dolayısıyla AKP’nin stratejisi bu süreçte işe yaramayabilir.

Bir diğer durum ise Türkiye’de toplumsal aklın yetkilerin tek bir kişide toplanmasına karşı oluşudur. Bizim iki yüz yıllık demokrasi mücadelemiz aslında yetkilerin halka devredilme mücadelesidir. Burada çok ciddi bir birikim ve bilinç oluşmuştur. Dolayısıyla toplumsal aklın bunu reddetmesi çok mümkün görünmemektedir.

Asıl mesele “Hayır” ve “Evet” kampanyalarının nasıl yürütüleceğidir. EVET’in AKP ve Devlet Bahçeli eliyle yürütülmesi yıpranmış iki negatif imgenin toplum karşısına çıkmasıdır. Burada halk değil Cumhurbaşkanı ve Devlet Bahçeli olacaktır. HAYIR’ın avantajı da burada ortaya çıkacaktır. CHP bütün HAYIR’ları tek bir çatı altında toplama girişiminde bulunmazsa, toplumun farklı kesimleri kendiliğinden bir yurttaş seferberliğiyle sürece katılırlarsa referandum HAYIR ile sonuçlanacaktır. Bunun zaten işaretleri oldukça yoğun bir biçimde ortadadır. Şöyle ki başta CHP’den Saadet Partisine, HDP’den Vatan Partisi’ne sendikalardan sivil toplum örgütlerine, aydın ve gazetecilerden sıradan yurttaşlara kadar farklı siyasi pozisyonlardan çok ciddi bir biçimde itirazlar yükselmektedir. Bu elbette HAYIR kampanyasını ve de referandum sürecini belirleyecek ana etken olacaktır. Çünkü Cumhurbaşkanı ve Devlet Bahçeli’nin tek bir hedefi olmayacaktır. Bu denli farklı siyasetlere karşı bir kampanya yürütmeleri çok zor olacaktır. Üstelik MHP tabanında çok ciddi bir HAYIR çıkacağı öngörülmektedir. Dolayısıyla AKP ve Devlet Bahçeli için çok ama çok zor bir süreç karşımızda durmaktadır.

Bu ülkede demokratik bilinç, kültür ve oydaşma sanıldığından daha da güçlüdür. Mesele bunun ortaya çıkacağı ortamın varlığıdır. Dolayısıyla seçimin sonucunu hangi ortamda seçime gidileceği belirleyecektir.

Terör, kan ve gözyaşı içinde bir referandum olursa burada iktidarın avantajı olabilir. İnsanlar korkudan kaynaklı bir konsildasyona girebilir. Ama bunu engellemek de muhalefetin ve de bütün yurttaşların sorumluluğudur. Teröre, çatışmaya, kamplaşmaya, ayrışmaya, bölünmeye HAYIR diyecek çok büyük bir kitle bulunmaktadır. Olumsuzluklara karşı farklı tepkileri kendi farklılıkları içinde örgütleyenler referandum da kazanacaktır. AKP tarihinin en zorlu sınavına girmektedir. Çünkü tarihinin en yıprandığı ve hiçbir şey vaat etme takatinin kalmadığı bir süreçte böylesi bir referanduma gidiyor.

Anayasa değişikliğinin yeterince tartışılmadan TBMM’den geçirilmesi AKP seçmeni dahil kuşkuları daha da arttırmaktadır. Çünkü paket sadece bir kişi için çıkarılmaktadır ve bunun demokratik ölçüt, akıl ve vicdanda savunulacak bir olumlu yönü bulunmamaktadır. Asıl mesele de burada ortaya çıkmaktadır. AKP inanarak, isteyerek bu değişikliği savunamayacaktır. Savunmadığınız bir şeyi anlatamazsınız, anlatamadığınız bir şeyi insanlara kabul ettiremezsiniz…

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER