Perşembe, Nisan 18, 2024

Ali Haydar Fırat yazdı | İktidar partisinin iletişim stratejisi ya da olumsuzluk etkisi…

AK Parti’nin kurulduğu günden bugüne kadar özellikle girdiği seçim süreçlerinde izlediği iletişim stratejisi incelense bu dönem en kötü, en negatif, en karanlık ve karmaşık dönem olarak ele alınacaktır.

İktidar partisi ve ortağı MHP iki stratejiyi aynı anda devreye sokmaktadır. İlk olarak ağır bir korkuyu halka kabul ettirmek ve halkın korku içinde farklı gerçekleri görmesini, tartışmasını, düşünmesini engellemek ve bunu da “Beka Tartışması” ile benimsetmek, ikinci stratejisi ise rakipleri kriminalize etmek, onlara verilen her oyun terör örgütüne gideceğini söylemek gibi rakipleri düşmanlaştırma stratejisi. AK Parti liderinden bakanlara, vekillerden il ve ilçe başkanlarına kadar herkes bu ikili strateji çerçevesinde davranıyor. Sürekli bir biçimde negatif bir söylem kullanılması aslında AK Parti açısından da şaşırtıcıdır. Bu elbette ki iktidar partisinin devlet partisine dönüşmüş olmasıyla ilgilidir. Yani devlet gibi davranmak, kendini devlet olarak görmek ve bunun sonucunda her türlü demokratik kurum ve süreci terörle ilişkilendirmek. Sanıldığının aksine; biliyoruz ki  Türkiye’de sağ, milliyetçi ve muhafazakar partiler sürekli bir biçimde umut vermişlerdir. Bu geleneğin partileri hep kalkınmayı, zenginleşmeyi savunmuş ve bunun propagandasını yapmışlardır. Bu noktada iktidar partisi giderek bu gelenekten kopmuş ve sıradan bir “düzen” partisine dönüşmüştür. Artık sadece korku pompalayan bir parti var karşımızda…

İletişimde “Olumsuzluk Etkisi” dediğimiz süreç tam da bunu dile getirmektedir. Olumlu bilgi, düşünce ve paylaşımdan ziyade olumsuz bir söylemi tercih etmek, sürekli bir biçimde korkuyu, hakareti, ağır eleştirileri dillendirmek çok ciddi bir kaçışı tetiklemektedir. AK Parti ve MHP’nin bütün yetkilileri her gün aralıksız bir biçimde seçimlerin bir beka meselesi olduğunu ifade etmekte ve rakip partileri terör örgütleriyle ilişkilendirmektedirler. Bir yerel seçimde proje konuşmak yerine, umut vermek yerine, nasıl bir dönüşüm ve değişimi hedeflediklerini anlatmak yerine aralıksız bir biçimde muhalefeti kötülemek bir noktadan sonra doyum noktasına ulaşır ve ters bir etki yaratmaya başlar. Bugün itibariyle sürecin doyum noktasındayız. Yani geniş toplum kesimleri beka söylemini ya da rakiplerine yönelik ithamları kabul etmemektedir, bunu dolaşıma sokmamaktadır ve bu parantezin içine girmeyi reddetmektedirler.

Bugün sıradan bir yurttaşa AK Parti ne vaat ediyor diye sorsanız kuşkusuz kolay bir yanıt vermeyecektir. Ancak diğer partilere yapılanları çok açık bir biçimde deneyimlemektedirler. Korku ve ithamlar dışında hiçbir şey vaat etmemek aslında iktidar partisi için daha köklü bir sorunu işaret etmektedir, o da siyasetsizliktir. Ne AK Parti ne de MHP ülkenin temel sorunlarına, toplumun geleceğine ilişkin söz söyleyebilmektedirler. Herhangi bir toplum tasarımı kalmamış, 25 yıllık yerel 17 yıllık genel iktidarıyla geniş kitleleri açlık ve yokluğa mahkum etmiş ve son olarak insanları kuyruklara sokarak en çok beslendiği tarihi eleştiriye kendisi hapsolmuş bu iki parti için gerçekten bir beka sorunu vardır. Ama bu ülkeye ya da halka ilişkin değildir. Artık siyaset üretemeyen ve statükonun kalın duvarları arasına girmiş bu iki parti içindir…

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER