Salı, Nisan 23, 2024

Alevileri “Devletleştirme” açılımı

Açılımın özü, Alevilerin temel talebi olan Cemevlerine ibadethane statüsü vermek ve daha önemlisi onları eşit vatandaş kabul etmek değil, tam tersine onları Cemevleri üzerinden devlet denetimine almaktır

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan daha önce grup toplantısında açıkladığı Alevilerle ilgili çalışmayı önceki gün İstanbul’da Şahkulu Sultan Dergâhı ve Cemevi’nde düzenlenen “Cemevleri Temel Atma ve Toplu Açılış Töreni”nde açıkladı.

Erdoğan’ın konuşmasından anladığımız aynı anda Türkiye’de 4 Cemevi açılışı ve 7 Cemevinin temel atma töreni gerçekleşti.

Erdoğan’ın bir anlamda yeni bir Alevi Açılımı olarak sunduğu ise; Kültür ve Turizm Bakanlığımız kendi bünyesinde kuracağımız Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurmak ve Cemevlerinin aydınlatma, içme ve kullanma suyu, yapım, onarım, bakım giderlerinin karşılanması.

Bunun tam olarak ne anlama geldiğini anlamak için Erdoğan’ın açıklamasına bakmakta fayda var.

“Alevi Bektaşi vatandaşlarımızın ve onların etrafında bir araya geldiği mekanların tüm meselelerinin devlet nezdinde takibini ve yürütmesini yapacak kurumsal bir yapı kuruyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığımız kendi bünyesinde kuracağımız Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, muhtarlıklara, derneklere, belediyelere, federasyonlara bağlı Cemevlerinin tamamının yönetimini yürütecektir. …. Cemevi hizmetlerinden eğitim faaliyetlerine kadar tüm çalışmalar, bu kurumsal yapı altında kamu güvencesi desteği ve denetimiyle yürütülecektir.” (vurgular bana ait)

STATÜ DEĞİL DENETLEME

Görüldüğü gibi açılımın özü Alevilerin temel talepleri olan Cemevlerine ibadethane statüsü vermek ve daha önemlisi onları eşit vatandaş kabul etmek değil, tam tersine Cemevleri üzerinden devlet denetimine almak.

Bu bakışı çok kaba bir yorum olarak bulmak pekâlâ mümkün ama Erdoğan’ın konuşmasında bu adımları Ülkemizin demokratikleşme reformlarının en önemlilerinden biri” olarak tanımlaması yorumumun çok da haksız olmadığını söylüyor bana.

Öncelikle şunu ifade edelim; Türkiye’de Aleviliğin kamusal alanda bir sorun/talep/nesne/özne olarak tartışıldığı ya da taleplerinin kamusal alanda ifade edildiği her durum, özünde teolojik değil siyasal bir tartışmadır.

İkincisi; Aleviliğin ne olduğu, Aleviliğin İslam’ın içinde olup olmadığı dışarıdan tanımlanacak bir durum değildir. Aleviliğin ne olduğu, kendilerinin İslam’ın içinde görüp görmemeleri Erdoğan’ın ya da Sünnilerin değil, Alevilerin kendilerinin sorunudur.

Burada iktidara ve devlete düşen; toplumsal bir grup olarak Alevilerin hak ve özgürlükleri konusunda kamusal alanda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek ve toplumsal farklılıklara eşit mesafede durmaktır, Alevileri Cemevleri üzerinden denetlemeye çalışmak değildir.

Aleviliğin ne olduğu, Aleviliğin İslam’ın içinde olup olmadığı dışarıdan tanımlanacak bir durum değildir. Aleviliğin ne olduğu, kendilerinin İslam’ın içinde görüp görmemeleri Erdoğan’ın ya da Sünnilerin değil, Alevilerin kendilerinin sorunudur.

TEMEL SORUN AYRIMCILIK

Bugün Türkiye’de Alevilerin kamusal alandaki temel sorunu Cemevinin statüsü, zorunlu din dersinin kaldırılması değil kamusal alanda uğradıkları ayrımcılıktır.

Bu açıdan Erdoğan ve siyasi iktidar içinde bulunduğumuz süreçte bir Alevi açılımı yapacaksa birden fazla koşulu aynı anda gerçekleştirmesine bağlıdır.

Bunlardan ilki sorunun temelinin eşit vatandaşlık olduğunun kabul edilmesidir.

İkincisi Alevileri temsil edebilecek doğru muhatapların belirlenmesi.

Ve üçüncüsü kamudan gündelik hayata Alevilere uygulanan ayrımcı politikaları sona erdirecek bir sürecin başlatılmasıdır.

Peki bütün bunlar Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullarda sağlanabilir mi?

Elbette hayır.

Sonuçta bugün Alevilerin de, Kürtlerin de Romanların da, gayrimüslimlerin de sorunlarının çözülmesi demokratikleşmenin derinleştirilmesi ve farklılıklara farklılıkları ile saygı duyan, oldukları gibi kabul eden bir vatandaşlığın hayata geçirilmesidir. Siyasi iktidarın sorumluluğu budur.

Ve bu sorumluluk hükümetin aldığı yüzdeden bağımsız olarak farklı olanlarla konuşabilme, farklılıkları ötekileştirmeme ve onlarla ortak bir gelecek kurmaya zihni olarak hazır olmak demektir.

Oysa hepimiz biliyoruz ki, siyasi iktidar kendisi gibi düşünmeyen, yaşamayan herkesi ötekileştirme, devlet imkanları ve gücü ile asimile etmeye, denetlemeye çalışmaktadır.

Siyasetin alanının her gün daraldığı, demokrasinin zemin kaybettiği, düşünce ve ifade özgürlüğünün alanın daraldığı bir ortamda Alevi Açılımı ancak Alevileri denetleme ve onları devletleştirme açılımı olur.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

1 Yorum

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI