Perşembe, Mart 28, 2024

Akşener’in yaptığı: Müzakerede ateşle oynamak

Akşener bir anda sinirlenip, masayı devirerek masadan kalkacak nitelikte bir lider de olmadığına göre, müzakere literatüründe “brinkmanship” adı verilen “ateşle oynama siyaseti” durumuyla karşı karşıyayız.

Bu platformda yazamadığım neredeyse dört haftalık sürede, Türkiye her zamanki baş döndürücü gelişmelerini yaşadı. İYİ Parti’nin masaya dönmesi ile umutsuzluktan umuda geçip, krizden güç devşirerek çıkan bir Millet İttifakı gördü. Adeta seçmenlerin Millet İttifakı’na tek oy verme kriteri, krizleri nasıl aşacağıymış gibi, şimdi de İnce’nin ilk turda bitebilecek bir seçimi zora sokması olasılığına, nasıl cevap vereceklerini bekliyor Türkiye. Bu bağlamda, Murat Sabuncu’nun Bekir Ağırdır ile yaptığı son programda söylediği Türkiye’nin ihtiyacı olan şeyin münakaşa yahut lise usulü münazara değil müzakere olması gerektiğini söylemesi bana bugünkü yazının konusunu da vermiş oldu.

Müzakere neydi? Kendi başımıza elde edemediğimiz bir şeye ulaşmak için karşımızdaki ile konuşmak, onu dinlemek ve anlamaktı. Karşı tarafı anlamak, onun fikirlerine katılmak değildi. Anlayınca, o ihtiyacı karşılamaya dönük şeyler yapabilmek ve önerebilmekti. Karşılığında başka bir şey elde etmekti.

Dahası, bir müzakerede etkin olmak, hazırlıktı. O masada elde etmek istediğimizin ne olduğunu önceden düşünmemiz; bu bağlamda “olmazsa olmazımız”ın ne olduğunu; masadan kalkma noktamızı, anlaşmaya varmazsak en iyi alternatifimizin[1] ne olduğu üstüne kafa yormamızdı. Kabaca ifade ettiğim bu temel müzakere prensipleri, bir müzakerede ikiden fazla kişinin olması durumunda daha zorlaşıyor. Zira bir kişiyle değil birden fazla kişiyle ilişki kurmak; o kişiyi dinlemek, anlamak ve konuşmak gerekiyor. Hâliyle taraflardan bazıları ile daha iyi bazıları ile daha zor ilişki kurulabilir.

Her ne kadar kadın kimliği ile masada değilse de Meral Akşener’ın bugüne dek müzakere masasında tek kadın siyasetçi olarak yer alması, kadınların ihtiyaçlarının dile gelmesi ve dikkate alınması olasılığı açısından olumlu. Diğer yandan, kadınların toplumsal sosyalizasyon ve içinden geldikleri ailelerde öğrendikleri şeyler, aslında Akşener’in zaten insanlarla teması olan bir siyasetçi olarak da bugüne dek edinmiş olduğu, iyi bir müzakereci olmasını sağlayacak nitelikte.

Birçok araştırma, kadınların müzakerelerde daha iyi göz teması kurduğunu; duyguları okumak konusunda -örneğin bir gülümseme mutlu bir gülümseme midir yoksa gergin bir gülüş müdür anlama; insanların içinde bulundukları duygu durumlarını ve vücut dili sinyallerini okuma konusunda erkeklerden daha iyi olduğunu gösteriyor. Bir ilişki kurma yahut güven verme zaten kadınların erkeklere göre daha iyi bildikleri şeyler. (Elbette bu özellikleri mükemmel şekilde sergileyen erkekler de var ama kadınlara göre daha az)

Tüm bu kadınları güçlendiren unsurlara sahip olduğunu düşünebileceğimiz özelliklerine rağmen, Meral Akşener Mart 2023 başında bir anda masadan kalkarak ülkeyi şok etti. Oysa bir yıldan fazla zamandır baş katılımcısı olduğu müzakere sürecinin kurucu unsurlarından oldu. Tüm toplantılarda yer aldı ve bu süreçte arzularını, karşı çıktıklarını, önem verdiklerini hâliyle dile getirdiğini düşünüyoruz. Millet İttifakı’nın ‘Ortak Mutabakat Metni’ kaleme alınır ve açıklanırken burada yer almasını önemsediği hususları da ifade ettiğini düşünüyorum.

MÜZAKEREDE BEKLENMEDİK OLAN NEYDİ?

Buna karşın, masadan kalkarken yaptığı açıklamasını okuduğumuzda, adeta beklenmedik bir zorlama durumuyla karşılaştığını görüyorsunuz. Kılıçdaroğlu’nun adaylığının tüm paydaşlar tarafından kabul edilmesine dair kullandığı kelimelerin bir kısmını buraya özelikle almak istiyorum: “Dayatma”; “kıskaca alınma”; “zorlama”[2]. Bunun sonucunda ortada bir “kirli pazarlık” ve “kumar masası”; “noter masası” söz konusudur.

Bir anlamda, Akşener müzakerede istediğini kısmen de olsa elde etti. Bu müzakerede, Akşener açısından “olmazsa olmaz” iki belediye başkanının bir şekilde adaylığıymış. Peki ne pahasına?

Burada sadece kendi önerdiği adayın diğer paydaşlar tarafından reddine bozulmuşluk olamaz. Zira kullanılan sözlerin sertliğine rağmen, kimin aday olacağı konusunun, toplumsal ve medya gündeminde aylardır bu kadar çok konuşulmuş olmasına karşın, Akşener’in yahut İYİ Parti’nin Kılıçdaroğlu’nun adaylığını hiç konuşmamış yahut masadakiler tarafından kabul göreceği ihtimalini değerlendirmemiş olması mümkün değildir. Akşener bir anda sinirlenip, masayı devirerek masadan kalkacak nitelikte bir lider de olmadığına göre, müzakere literatüründe “brinkmanship” adı verilen “ateşle oynama siyaseti” durumuyla karşı karşıyayız.

BRINKMANSHIP VEYA MÜZAKEREDE ATEŞLE OYNAMA

İngilizce’de “brink” bir şeyin kenarına denir. Google Translate, brinkmanship’i amacı uğruna tehlikeyi göze alma diye çevirmiş. İngilizce-Türkçe sözlükte ise “tehlikeli bir durumu güvenlik sınırına kadar dayatma” veya “felaket sınırından az önce durmak”[3] olarak açıklanmış. Bu şekilde müzakere eden kişi, müzakerede kendi istediğinin olması için, herkes için tehlike yaratacak işler yapmaya hazırdır ve eylemleriyle bunu gösterir. Örneğin uçurumun kenarına kadar gider.

Nitekim Akşener, açıklamasında Yavaş veya İmamoğlu’nun aday olmaları gerektiğini düşündüğünü söyledi. Ama sadece söylemekle kalmadı onlar aday olmadıkları için masadan kalktı. Masadan kalkarken istekleri dikkate alındığında masaya geri dönmeyi düşündüğüne dair bir şey söylemedi ama bunu tamamen seçenek dışı bırakmadığını tahmin edebiliriz. Bu kararı kimseye danışmadan aldığını düşünemiyorum ama Yavaş ile İmamoğlu’na sorduğunu hiç sanmıyorum. Zira toplumun ve masanın bunu beklemediğini ve bir ara yol bulmak isteyeceğini düşünmüş olmalı. Nitekim öyle oldu. Bir anlamda masadan kalkarken de müzakereye devam etti. Ancak masaya geri dönemezse, alternatifinin ne olduğunu düşünmüş müydü? Bundan hiç emin olamıyorum.

Nitekim, masadan kalkmasını takip eden sürede aldığı tepkiler ve diğer paydaşların araya girmesinin de etkisiyle birkaç günde müzakereye geri döndü. Yavaş ve İmamoğlu cumhurbaşkanı yardımcısı olarak duyuruldular ve seçimde daha görünür bir rol üstlendiler. Hatta diğer parti başkanları da bu göreve geldi.

Bir anlamda, Akşener müzakerede istediğini kısmen de olsa elde etti. Bu müzakerede, Akşener açısından “olmazsa olmaz” iki belediye başkanının bir şekilde adaylığıymış. Peki ne pahasına? Seçimin kendisinin, ülkenin içinde bulunduğu hak-özgürlük yoksunluğu; yönetişim eksikliği gölgesinde ve belirsiz tehlikeler içinde yapıldığı bir dönemde, toplumda bu yönetimin devamı olasılığını doğuran bir korku ve ümitsizlik yaratarak. Felaket sınırından az önce durmakla ifade edilen tehlike zaten bu.

Olumlu olan, Akşener’in hem kendisinin hem de başka bir masa paydaşının, bir daha ateşle oynama yolunu kullanarak herhangi bir şey elde etme olasılığının daha riskli hâle gelmiş olması.

Peki, ya Masa istediğini yapmasaydı? Bunun hiç düşünülmediği söz konusu müzakere şeklinin İYİ Parti açısından yarattığı tehlikeler düşünülünce daha görünür hâle geliyor. Masadan kendisi kalkmış olduğundan hem istediği olmayacak hem de bundan sonra Masada yer alamayacaktı. İktidar değişiminde daha az söz ve görev sahibi olacaktı. Millet İttifakı ilk turda kazanmaya oynadığı için ve İYİ Parti ile tabanı arasında henüz köklü bir ilişki kurulamadığı için taraftarlarının kendiliğinden başka partilere yönelmesinin yolu açılacaktı.

Dolayısıyla ateşle oynamayı, bir müzakere stratejisi olarak izlemenin ne kadar riskli olduğunu çok iyi görebiliyoruz. Olumlu olan, Akşener’in hem kendisinin hem de başka bir masa paydaşının, bir daha ateşle oynama yolunu kullanarak herhangi bir şey elde etme olasılığının daha riskli hâle gelmiş olması. Masa, bu süreçten güçlenerek çıktığı için, ateşle oynayacak her paydaşa karşı aynı şekilde yaklaşılacağının garantisi yok.

[1] Roger Fisher ve William Ury tarafından yazılmış Getting to Yes adlı Türkçe’ye Evet adıyla çevrilmiş kült müzakere kitabında, BATNA adı verilen Best alternative to a negotiated agreement kelimelerinin baş harflerinden oluşan ve müzakere edilmiş bir anlaşmaya en iyi alternatif olarak çevrilir.

[2] https://www.ntv.com.tr/2023-secim/meral-aksener-6li-masadan-kalkti-dayatmaya-boyun-egmeyecegiz,8IBE2QotNUivZs7Zf5U63A.

[3] Longman-Metro Büyük İngilizce Türkçe Sözlük (1993) tanımıdır.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI