Perşembe, Nisan 18, 2024

AKP’liler fakirleşmiyor mu?

Hamasi nutuklar manevi olarak ruhumuza iyi gelebilir ama bunlar yaşadığımız acı gerçekleri değiştirmiyor. AKP’lisiyle, MHP’lisiyle, CHP’lisiyle, HDP’lisiyle, İyi Partili’siyle hep birlikte farkirleşiyoruz ve kaybediyoruz.  

Ekonomik buhran her gün derinleşiyor. Dövizdeki durdurulamayan yükselişi başta olmak üzere ekonomideki kötü veriler iktidarı her gün yeni tedbirler almaya zorluyor. Ancak bulunan her çözüm ya da üretilen her yeni enstrüman zaman kazanmaktan öte anlam taşımıyor. İktidar palyatif tedbirlerle ekonomideki kötü gidişi durdurabileceğini sanıyor.

Ki bana kalırsa onlar da bunların çözüm olmadığını biliyor. Hedefleri zaman kazanmak ve kazanılan zamanda bir “mucize” olmasını beklemekten başka bir şey değil.

Ekonomide yaşanan kötü tablo, siyasi iktidarı dış politikada daha hamasi olmaya zorlarken iç politikada kimlik politikasına, İslami değerlere vurguyu arttırarak kendi tabanının konsolide etmeye çalışıyor.

Suriye’nin Kuzeyi’ne operasyon olasılığı, Yunanistan’a yönelik uyarılar dış politikadaki adımlardan bazıları.

İç politikada ise konser, etkinlik iptalleri, Alevilik, sosyal medyayı kontrol etme çabası iktidarın kendini koruma ve tabanının konsolide etmek için kullandığı eylem ve söylemlerden bazıları.

DOLARIN YÜKSELİŞİ BİR SONUÇ 

İktidarın iç ve dış politikada yaşadığı bu tıkanma halinin nedeni bu alanlardaki yanlış siyasal tercihlerdi.

Bu siyasal tercihler Türkiye –ve AKP iktidarını- dış politikada yalnızlaştırırken, içeride AKP’yi bizatihi muhalefetsiz biçimde ülkeyi yönetmeye itti.

Dışarıda yalnızlaşan içeride tek başına olmayı tercih eden iktidar, keyfiliği kurumsallaştırıp, demokrasiyi, özgürlükleri ve hukuku her anlamda askıya aldı.

Bu toplumun da ülkenin de kutuplaşmaya, ayrışmaya, kimlik siyasetine değil, toplumsal uzlaşmaya, barışa ve bunu sağlayacak olan diyaloğa ihtiyacı vardır. İktidar kanadının bu söylem ve üslubu, farklı kesimler arasında diyalog ve müzakere imkânlarını ortadan kaldırmaktadır.

Bugün, Türkiye’nin içine düştüğü açmaz tam olarak budur.

O yüzden Türkiye uluslararası alanda yapılan pek çok araştırma ve değerlendirmede hızla irtifa kaybediyor.

Düşünce ve ifade özgürlüğünde, hukuk ve şeffaflık endeksinde sürekli aşağılara düşüyor.

Sadece sermaye değil, yetişmiş insanlar da genç beyinler de Türkiye dışına çıkıyor.

Bunun sonucu olarak ekonomik alanda yatırımlar duruyor, yabancı ve yerli yatırımcılar yurt dışına gidiyor. Risk primi yükseliyor, dışardan borç bulmak zorlaşıyor, ekonomik buhran yaşanıyor.

Türkiye sadece ekonomik olarak değil kültürel olarak da çoraklaşıyor.

İşte bütün bu noktalar, Türkiye’nin zayıflıkları ve içerideki yaraları. Bunlar başka ülkelerin değil iktidarın siyasal tercihlerinin sonuçları.

Doların yükselişi bu tablonun bir sonucudur. Bu durum Türkiye’ye karşı açılan ekonomik savaşın sonuçları değil, siyasi iktidarın tercihlerinin bir sonucudur.

İLK ADIM İÇ BARIŞTAN GEÇİYOR

Doların düşmesi, ekonomide iyileşme olacaksa bu ancak siyasi olarak normalleşme ile mümkün.

Yani toplumsal uzlaşmadan, demokratikleşmeden, hukukun üstünlüğünün yeniden tesis edilmesinden geçer.

Türkiye içerdeki sorunları çözmedikçe, dış politikada yönünü Batı değerlerindeki dönmedikçe iç ve dış politikada, ekonomide içine düşülen kaos hali devam edecektir.

Şunu unutmayalım ki, Türkiye’nin içine düştüğü bu durum sadece siyasi iktidara eleştiren duran yüzde 60’ye yakınını etkilemiyor. AKP’ye oy verenlere de etkiliyor, etkileyecek.

Bu durumdan kurtulmak, bu siyaset yapma anlayışından ve bu yönetim sisteminden vazgeçmekten, ortak aklı devreye sokmaktan geçiyor. Bunlar olmadığı sürece yaşadığımız her gün bir sonraki günün iyi gününden başka bir şey olmayacaktır.

Hamasi nutuklar manevi olarak ruhumuzu iyi gelebilir ama gerçekleri değiştirmiyor. Fakirleşiyoruz ve hızla kaybediyoruz. AKP’lisiyle, MHP’lisiyle, CHP’lisiyle, HDP’lisiyle, İyi Parti’lisiyle hep birlikte kaybediyoruz.

Biz kendi sorunlarımızı çözmedikçe, başkalarının acı çözüm reçetelerine maruz kalıyoruz.

Unutmayalım, kimse bize savaş açmış değil. Bizim kendimizle savaşıyoruz ve bu gerçeği kabul edemiyoruz.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, kendisinin ya da iktidarın eleştirilmesini Türkiye’nin hedef alınması olarak okuyor. Kendi varlığıyla, devleti bu kadar örtüştürülmesi kabul edelim ki gerçekle ilgili değildir.

İçinden düşülen durumdan kurtulmak, bu siyaset yapma anlayışından, siyasi rakipleri hasım görmekten, bu yönetim sisteminden vazgeçmekten, ortak aklı devreye sokmaktan geçiyor. Bunlar olmadığı sürece yaşadığımız her gün bir sonraki günün iyi gününden başka bir şey olmayacaktır.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI