AKP Sözcüsü Çelik, AB'ye ilişkin "Türkiye'ye karşı yaptırım uyguladığınızda, güvenlik meselesini nasıl yöneteceksiniz? AB'nin yapmaması gereken tek şey yaptırım dili kullanmaktır" dedi.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, MYK ve MKYK Toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu.
Fransa'nın Yukarı Karabağ Cumhuriyetini tanımasına tepki gösteren Çelik, "Fransa duruyor, Karabağ'ın bağımsızlığını tanıyor. Yukarı Karabağ Cumhuriyetini tanımak demek oradaki işgale onay vermek demektir. BM kararlarına da aykırı bir durumdur" dedi.
AB'nin 11 Aralık Perşembe günü Türkiye'ye yaptırımın gündeme geleceği zirveye ilişkin de konuşan Çelik, "Avrupa demokrasisi, Türkiye'ye borçludur. Buna karşın Türkiye'ye yaptırım dili kullanmak tamamen akıl tutulmasıdır. Türkiye olmadan Avrupa'nın güvenliği olmaz" diye konuştu.
Çelik'in açıklamaları şöyle:
Sağlık çalışanlarını anmadığımız, onları takdir etmediğimiz hiçbir toplantı yoktur. Sağlık çalışanlarımız insan sevgisinin ve vatanseverliğin tanımını adeta yeniden yazıyorlar. Bu derece vatansever, sağlıksever sağlık çalışanları dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Hepsine sevgilerimizi saygılarımızı sunuyoruz.
Maske, mesafe, temizlikteki zaaflar olumsuz etkiliyor.
'AK Parti çalışanlarına ücret ödemiyor' gibisinden haberler gördük. Normal zamanlarda yüzde 30 oranında pay gönderdiğimiz teşkilatlarımıza Kovid zamanı yüzde 40 gönderdik. Ödenmemiş bir ilçe veya il binası kirası söz konusu değildir. Maaş ödenmemesi diye bir şey söz konusu değildir.
Sayın Cumhurbaşkanımız çarşamba günü Azerbaycan'a ziyaret gerçekleştirecekler.
Üçlü mutabakat uyarınca, ateşkesi kontrol etmek üzere orada Rusya ve Türkiye tarafından ortak merkez oluşturulacak. Bu ortak merkezin oluşturulmasıyla ilgili çalışmalar sürdürülüyor. TSK personeline ilişkin hazırlıklar tamamlandı.
Fransa Meclisi'nin Karabağ kararı hükümsüz ama zihniyeti gösterdiği için manidar. Fransa Parlamentosu'nun Yukarı Karabağ kararı hükümsüzdür. Fransa tarafsızlığını kaybetmiş oluyor. Fransa'nın hukuk temelinde yüzleşmesi gerekiyor. Fransa'dan bugüne kadar Ermenistan'ın işgal ettiği bölgelerden çıkması gerektiğini ifade eden bir açıklama duymadık. Sembolik bile olsa provokatif bir karardır.
Fransa açısından Türkiye karşıtlığı doğru bir politika değil, Fransa'yı giderek marjinal siyasete sıkıştıran yaklaşım. Fransa gibi köklü devlete yakışmayan bir yaklaşım.
Yunanistan zirve öncesi provokatif açıklamalar yapıyor. Yunanistan'ı AB'yi peşine takıp sürüklediği siyaset yanlış bir siyaset. 9 Ekimden bu yana Yunanistan NATO toplantılarına katılmadı. Masaya oturmaktan kaçan ve sürekli şantaj siyaseti uygulayan Yunanistan tarafıdır.
Bu coğrafyada beraber yaşayacağız. Uzak kimselerden medet umarak Türkiye'ye dayatmada bulunmanız hiçbir şekilde sonuç almaz.Türkiye'ye karşı yaptırım uyguladığınızda, güvenlik meselesini nasıl yöneteceksiniz? Doğu Akdeniz meselelerini nasıl yöneteceksiniz? AB, sağ duyulu davranmalıdır. Yapmaması gereken tek şey yaptırım dili kullanmaktır. Yaptırım dilinin çıkması, AB'nin faşistler karşısında, ırkçılar karşısında, neo-naziler karşısında yenilmesi demektir. Avrupa Birliği açısından ilk 5 mesele olarak hangi meseleleri sayarsanız, Türkiye olmadan Avrupa Birliği'nin bunu yönetmesi mümkün değil. AB sağduyulu davranmalı. Sağduyulu davranırken de Türkiye ile diplomatik mekanizmaları çalıştırmalı.
Kılıçdaroğlu'nun ve Karamollaoğlu'nun dinlenme iddiası İçişleri Bakanımız tarafından güçlü bir şekilde çürütüldü. Elinde bilgi belge delil varsa savcılara versin, ortaya çıksın bunları açıklasın.
Avrupa demokrasisi, Türkiye'ye borçludur. Buna karşın Türkiye'ye yaptırım dili kullanmak tamamen akıl tutulmasıdır. Türkiye olmadan Avrupa'nın güvenliği olmaz. Sadece mülteci meselesinde bile Türkiye bu kadar mülteciyi misafir ederek Avrupa demokrasilerini kurtarmıştır. Türkiye bunu Avrupa için yapmıyor, mazlum insanları korumak için yapıyor.
Kılıçdaroğlu, Tank Palet fabrikasıyla ilgili olarak 'satıldı' diyor. Bu net bir yalandır. Mülkiyeti bakanlığımızda olmak üzere sadece işletme hakkı devredilmiştir. CHP'nin bu konudaki iddiası yalan siyasetidir. Fabrikanın arazisi, satılmazları hepsi devlet mülkiyetindedir. Tüm faaliyetler MSB tarafından denetlenecektir. Bu iş birliği fabrikanın imkan ve kabiliyetlerinin geliştirilmesi için yapıldı. Milli güvenliğimizi tehlikeye atan bir durum yok. İşletme hakkı bitince mülkiyet yeniden bakanlığa geçecek.