Türkiye’den kadınlar yayımladıkları bir mektupla ABD’li feministlere seslendi. Türkiye’nin dışından, Lübnan’dan, Filistin’den kadınların da imzaladığı mektupta kadınlar, ABD’li kadınların Trump hükümetine yönelik talepleri arasında dünyanın farklı yerlerinde yaşayan halkları ve özellikle kadınları mağdur eden ABD dış politikasının değiştirilmesine de yer vermelerini istedi. Kadınlar “Sesiniz sesimiz oldu, bizim sözümüzün de sizin sözünüz içinde yer bulacağına inanıyoruz” dedi.
Türkiye’den kadınlar, 21 Ocak’ta ABD’de düzenlenen kitlesel kadın yürüyüşü ve ardından 8 Mart grevi çağrısı yapan ABD’li feministlere bir mektupla seslendi.
Mektupta “Sesiniz sesimiz oldu” sözleriyle bu eylemleri destekleyen kadınlar “Bizim sözümüzün de sizin sözünüz içinde yer bulacağına inanıyoruz” dedi.
Kadınlar mektupta ABD’li feministlerin Donald Trump hükümetine yönelik talepleri arasında dünyanın farklı yerlerinde yaşayan halkları ve özellikle kadınları mağdur eden ABD dış politikasının değiştirilmesine de yer vermelerini istedi.
Mektuba Türkiye’den kadınların yanısıra Lübnan’dan Filistin’den önemli isimler de destek oldu.
Mektubun Türkiye’deki imzacıları arasında Necla Akgökçe, Filiz Karakuş, Hülya Gülbahar, Hülya Osmanağaoğlu, Gülfer Akkaya ve BDS Türkiye gönüllüleri Ayşe Düzkan, Aynur Şengal, Aylin Kaplan, Züleyha Gülüm yer alıyor.
Lübnan’daki İsrail’e Boykot grubundan Afifa Karake, Beyrut Amerikan Üniversitesi’nden Dr. Rania Masri, Lübnan Komünist Partisi MYK üyesi Jana Yasmin Nakhal ve Filistinli FHKC milletvekili Halide Cerrar da imzacılar arasında.
Kampanyaya imzacı olmak için facebook sayfasına doğrudan mesaj gönderebilirsiniz.
Mektubun tamamı şöyle:
Sevgili yoldaşlar,
Geçtiğimiz günlerde, buradan görüldüğü kadarıyla tüm ABD’yi sarsan ve dünyanın başka yerlerine de sıçrayan gösterileriniz bizleri çok heyecanlandırdı. 8 Mart için yaptığınız grev çağrısı da…
Bildiğiniz gibi, ABD’nin Irak’taki on yıllar süren işgali başka bir sürü felaketin yanı sıra, IŞİD adlı çetenin oluşmasını kolaylaştıran koşullar yarattı. Bu çete, geçtiğimiz yıllarda Irak ve Suriye’de başta Ezidi kadınlar olmak üzere, binlerce kadına tecavüz eden, yine binlercesini seks kölesi haline getiren kadın düşmanı, korkunç bir suç örgütüdür. Yine hükümetlerinizin, bütün güvenilir kaynakların tanıklığına göre para, silah ve siyasal destek verdiği güçler, kendisini dünyanın merkezi sayan Batılıların Ortadoğu dediği coğrafyayı kana buladı, binlerce kadının, çocukları ve aileleriyle Akdeniz’in sularında canından olduğu, onlardan daha şanslı olan binlercesinin başta Türkiye olmak üzere birçok ülkede ucuz emek, ikinci eş ve zora dayanan seks emeği ordusu haline geldiği bir savaşı yürüttü. Yine ABD hükümetinin desteklediği Katar, Yemen’e müdahale etti ve nedense raporlanmayan savaş suçlarının yanı sıra, binlerce Yemenliyi öldürdü. Gelmiş geçmiş bütün ABD hükümetlerinin desteğiyle ayakta duran, onlarca BM kararını, uluslararası sözleşmeleri düzenli biçimde çiğneyen İsrail, Filistin halkına karşı işgal, apartheid ve sömürgecilik suçlarını işlemekle kalmıyor, uyguladığı ablukayla gereken ilaçlara ulaşamayan yüzlerce Gazzeliyi ölüme terk ediyor. Bunların arasında meme kanseri hastası Pembeli Kadınlar da var.
Bugün savaşlar askeri güçlerin sivil halka saldırısı şeklinde cereyan ediyor. Bunun önemli bir parçası kadınlar ve bakmakla yükümlü oldukları çocuklar oluşturuyor. Bugün çatışma bölgesinde yaşayan bir kadının hayatını kaybetme riski dünyanın en güçlü ordularına mensup bir askerden daha fazla. Taciz ve tecavüz etnik temizlik ve savaşın araçlarından biri olarak kullanılıyor. Savaş ve çatışma ortamı kadınların gündelik hayatını toptan değiştiriyor, onları şiddetle daha fazla yüz yüze getirirken erkekleri şiddete daha yatkın bir hale getiriyor. Bütün bunlar dünyanın farklı yerlerinde feministlerin ve genel anamda kadın hareketinin militarizme karşı mücadeleyi gündemine almasına sebep oldu. Bunun sizin de gündeminizin parçası olduğunun farkında olduğumuz için bir öneride bulunmak istiyoruz.
Size, Trump hükümetine yönelik taleplerinizin arasına dünyanın farklı yerlerinde yaşayan halkları ve özellikle kadınları mağdur eden ABD dış politikasının değiştirilmesine de yer vermenizi, ABD’nin herhangi bir ülkeye açık işgalle, silah satarak, hükümete veya muhalif güçlere destek vererek müdahale etmesine karşı çıkmanızı öneriyoruz. Çünkü bu savaşlara sebep olan dış politikanın değiştirilmesi, bahsettiğiniz (yüzde 99) için feminist mücadelenin parçası olmalı. Bu ABD içinde 1960’lı yıllardan bu yana yürütülen ve özellikle ABD’nin işgal ettiği ülke halklarına ümit veren savaş karşıtı hareketleri de canlandırabilir diye düşünüyoruz.
Sesiniz sesimiz oldu, bizim sözümüzün de sizin sözünüz içinde yer bulacağına inanıyoruz.
Afifa Karake, Akkız Şahin, Arzu Karacanlar, Aylin Kaplan, Aynur Şengal, Ayşe Düzkan, Ayşe Hazal Beytaş, Ayşegül İyidoğan, Behice Çağlar, Betül Taylan, Candan Yıldız, Çiçek Atak, Dahlia Wasfi, Damla Yur, Devrim Sena Kılınç, Dilan Şenay Yılmaz, Eda Aslı Şeran, Elif Satan, Esra Koc, Evrim İnan, Fadime Yılmaz, Fatma Aki, Fatma Aydın, Ferhan Pınar Ekin, Feride Eralp, Filiz Yücel Karakuş, Gizem Balaban, Gülfer Akkaya Akkaya, Güliz Saglam, Gülnur Aksop, Gülser Kayır, Halime Güner, Hatice Odemis, Hayriye Demirbilek, Hülya Gülbahar Gülbahar, Hülya Osmanağaoğlu, Jana Yasmin Nakhal, Kamile Dinçsoy, Khalida Jarrar, Kumru Baser Başer, Mehet Üstün, Merve Ulusoy, Meryem Fehime Oruç, Müge Sunal, Narinç Satan, Nazlı Atak, Nebiye Arı, Necla Akgökçe, Nevzat Süer Sezgin, Nimet Tanrıkulu, Özengül Ergün, Özgül Saki, özlem Altuntaş, Özlem Barın, Özlem Sezer, Rania Masri, Reyhan Gümüşkaya Kaplan, Rojda Zaman, Sakine Günel, Selcan Adıyaman, Selda Somuncuoğlu, Selin Çağatay, Selin Top, Selma Gülen, Semra Satan, Sevda Çetinkaya, Sevgi Atay Sevgi Alpsen Binbir, Sevna Somuncuoğlu, Songül Soytürk, Su Akpınar, Suzan Saner, Şehide Zehra Keleş, Şener Büyükbektaş, Tanja Völker, Tuğçe Eda, Ülfet Taylıt Taylı, Ümide Aysu, Yaprak Zihnioğlu, Zekiye Hasançebi, Züleyha Gülüm
