Perşembe, Nisan 25, 2024

ABD Yüksek Mahkemesi ve kürtaj hakkı: Trump’ın etkisi devam ederken

ABD’de kürtaja ilişkin tartışmaların alevlenmesi ve tartışmanın niteliği kürtaj hakkının oldukça siyasi olduğunu göstermektedir. Verilere bakıldığında kürtaj hapının Amerikan toplumunda yüksek oranlarda kullanıldığı görülmektedir.

Nisan 2023’de ABD’nin gündeminde yine kadınların kürtaj hakkı yer almıştır. Kürtaj karşıtlarının ve kürtaj yanlılarının oldukça faal olduğu ülkede siyasiler, hukuk insanları da ikiye bölünmüş durumdadır. Kürtaj hakkının, kürtaj hapını kullanma hakkının ABD Yüksek Mahkemesi’nin kararlarından etkilenmesi; Yüksek Mahkeme yargıçlarının ABD başkanınca seçilmesi ve kadına dair bir hak olmasından ötürü kürtaj hapına erişimin ve hapın kullanımının siyasi bir konu olarak nitelendirilmesi oldukça mümkündür.

Amerikan siyasi tarihinin en tartışmalı başkanlardan biri olan Donald Trump ve başkanlık döneminin politikaları gerek ABD’de gerekse uluslararası toplumda tartışma yaratmayı sürdürmektedir. Cumhuriyetçi Parti’den 2024 başkanlık seçimlerinde yeniden aday olmak istediğini ifade eden Trump’ın etkisi kadın haklarından en fazla gündem yaratan kürtaj hakkında hissedilmektedir.

Amerikan sistemi böyle bir tablonun ortaya çıkmasına sebebiyet vermektedir: Amerikan Yüksek Mahkemesi kadın hakları gibi birçok kilit öneme sahip konularda belirleyici role sahipken söz konusu Mahkeme’nin üyeleri Amerikan başkanınca seçilmekte ve Amerikan Kongresi’nin ikinci kanadı olan Senato’dan onay almaktadır. Onaylandıkları taktirde görevlerine başlayabilmektedir. Yüksek Mahkeme’nin kararlarının yanında Yüksek Mahkeme’nin yargıçlarının da kim olduğu, siyasi görüşleri önem teşkil etmektedir, hayatları boyunca görevde kalmaktadır.

Kürtaj hakkı tartışmaları ve ilgili hukuki süreç uzun süredir devam etmektedir. Trump’ın Amerikan Yüksek Mahkemesi’ndeki etkisini ve dolayısıyla kürtaj hakkı üzerindeki etkisini gösteren gelişme ise Mahkeme’nin kürtajı ABD genelinde anayasal güvence altına alan ve kürtaj hakkını anayasal hak olarak değerlendiren 1973 tarihli Rode v. Wade kararını 2022’de bozması olmuştur. Anayasal hak olmaktan, anayasal güvence altında olmaktan çıkınca kürtaj ve ilintili konular üzerinde eyaletler yetkili olmaya başlamıştır. Nisan 2023’de gündemi tekrardan kürtaj hakkına getiren Teksas mahkemesi de bu bağlamda devreye girebilmiştir.

Nisan ayının başında Teksas Bölge Hâkimi Matthew Kacsmaryk, “Mifepristone” adlı kürtaj hapına ABD Gıda ve İlaç Dairesi tarafından verilen onay kararını askıya aldığını açıklamıştır. Dolayısıyla Karsmaryk’in aldığı kararla kürtaj hapı üzerindeki federal düzeydeki onayı kaldırdığını söylemek mümkündür. Karar, kürtaj hakkına karşı çıkan bazı sağlık uzmanlarının dava açmasının ardından gelmiştir.

Biden yönetimi, “Teksas kararını” temyize götürerek söz konusu kararın askıya alınmasını talep etmiştir. Bu bağlamda Beşinci Temyiz Mahkemesi, ilacın bazı kısıtlamalarla birlikte kullanılabileceğine dair kararı 13 Nisan 2023’de vermiştir. Söz konusu kısıtlamalar şöyledir: ilaca erişim süresi hamileliğin 10’uncu haftasından 7’inci haftasına düşürülmüş ve doktora başvurmadan posta aracılığıyla ilacın temin edilmesine de son verilmiştir.

Süreç ABD Yüksek Mahkemesi nezdinde devam etmiş ve Yüksek Mahkeme 22 Nisan 2023’de kürtaj hapına erişimin devam etmesine ilişkin kararını vermiştir. Dolayısıyla bir alt mahkemenin ilacın kullanımına ve erişimine ilişkin getirdiği kısıtlamalar durdurulmuştur. ABD Başkanı Joe Biden, kararı memnuniyetle karşılamıştır.

Teksas Bölge Hâkimi’nin kararı kürtaj hakkına dair Amerikan siyasetinde ve toplumunda mevcut olan iki kutupluluğu göstermektedir. Yaklaşık 20 yıl önce ABD Gıda ve İlaç Dairesi, kürtaj ilacının güvenli olduğuna dair karar almıştır fakat onayın kaldırılması mevcut dönemde gelmiştir. Teksas Bölge Hâkimi Matthew Karsmaryk Trump döneminde göreve başlamış ve Trump tarafından seçilmiştir. Göreve gelmesi kürtaj yanlılarının tepkisini çekmiştir. Dolayısıyla kararda Trump’ın etkisini görmek mümkündür. Diğer yandan liberal taraf, muhafazakârlardan gelen bu karara yönelik karşı bir adım atmıştır. Obama tarafından göreve getirilen bir hâkim de ilacın dağıtımının engellenemeyeceğine dair kararını Karsmaryk ile aynı gün vermiştir. 17 liberal eyalette ilaca erişimin korunması gerektiği belirtilmiştir.

Yüksek Mahkeme için tercih ettiği isimler, Trump’ın siyasi gündemini yansıtmaktadır. Örneğin selefi Barack Obama’nın etkisini iklim krizi, sağlık reformu gibi pek çok alanın yanı sıra Yüksek Mahkeme dengesinde de yok etmeyi amaçlamıştır.

Yine Amerikan Yüksek Mahkemesi’nin Rode v. Wade kararını bozmasında da yani kürtaj tartışmalarını anayasal düzeyde alevlendiren kararda da Trump’ın etkisini görmek mümkündür. Çünkü Trump’ın muhafazakâr yargıç Amy Coney Barret’ı ataması ve söz konusu ismin Senato’dan onay alması kürtaja dair kararın bozulmasında oldukça etkili olmuştur. Zaten Cumhuriyetçi Başkan Donald Trump’ın o dönem Yüksek Mahkeme yargıç tercihleri ses getirmiştir.

Barret’ı göreve getirmesi ise oldukça eleştirilmiştir. Eylül 2020’de atadığı yeni üye Barret Senato’dan onay beklerken Trump bugünkü siyasi ve hukuki tartışmaları tahmin etmiş ve Yüksek Mahkeme’nin kürtaj hakkı konusunda yeni bir karar vermesinin mümkün olabileceğini söylemiştir. Diğer ifadeyle 1973 tarihli ve kürtaj hakkını yasallaştıran Rode v. Wade kararının yeniden değerlendirilebileceğine dikkat çekmiştir. Barret, Yüksek Mahkeme’nin hayatını kaybeden liberal üyesi Ruth Bader Ginsburg’un yerine aday gösterilmiştir. Barret’in üyeliğinin onaylanması durumunda o dönem Demokrat Parti ve kürtaj hakkı savunucuları Rode-Wade kararının geri çevrilebileceğinden endişe etmiştir.

Söz konusu tahminler ve endişeler gerçekleşmiştir. Çünkü Trump’ın atamalarıyla Yüksek Mahkeme’de çoğunluk muhafazakârlardan olmuştur. Yüksek Mahkeme’de toplam 9 üye olup mevcut dönemde 6’ya 3 muhafazakâr üyeler çoğunluğu teşkil etmektedir. Trump, üç Yüksek Mahkeme Yargıcı atamıştır: 2017’de Neil Gorsuch, 2018’de Brett Kavanaugh ve 2020’de Amy Coney Barrett. Böylelikle döneminde üç üye atayan ilk Amerikan başkanı olmuştur. Yaklaşık 50 yıla aşkın bir süre ise Mahkeme’de çoğunluk liberal üyelerde idi.

Yüksek Mahkeme için tercih ettiği isimler, Trump’ın siyasi gündemini yansıtmaktadır. Örneğin selefi Barack Obama’nın etkisini iklim krizi, sağlık reformu gibi pek çok alanın yanı sıra Yüksek Mahkeme dengesinde de yok etmeyi amaçlamıştır. Barrett’in aday olarak gösterilmesi hukuki yönden de Demokratların tepkisini çekmiştir. O dönem Demokratların başkan adayı olan ve Trump’a karşı yarışan Joe Biden, Trump’ın başkanlık seçimlerden önce Yüksek Mahkeme yargıcı ataması girişimini başkanlık görevini kötüye kullanmak olarak değerlendirmiştir. Biden, aklındaki ismin ise Afro-Amerikalı bir kadın olduğunu açıklamış ve böylelikle bir ilkin gerçekleşeceğini vurgulamıştır.

Amerikan toplumunda demokrat liberaller ve muhafazakâr Hristiyanlar arasında bölünmüşlük uzun süreden beri devam etmektedir fakat Trump döneminde bu ayrım derinleşen bir kutupluluğa dönüşmüştür.

ABD Başkanı Biden ve Yardımcısı Kalama Harris, mevcut dönemde ise kürtaj hakkını koruyacaklarını yüksek sesle dile getirmeye devam etmektedir. Biden yönetimi kürtaj hapına erişimin yasaklamasına yönelik mahkeme kararlarına karşı çıkmaktadır. Söz konusu kararlara karşı Amerikan Yüksek Mahkemesi’ne başvuracağı açıklanmıştır. Biden’e göre Teksaslı yargıçın verdiği karar ideolojiktir. Kadın haklarına yönelik ideolojik bir saldırıdır. Ülke çapında kürtajın yasaklanmasına yönelik büyük adım olarak değerlendirilmiştir.

Biden, Mayıs 2023 yaptığı açıklamasında ise Amerikan Kongresi’nin Roe v. Wade kararını tekrardan yürürlüğe koyacak bir kanunu geçirmeye çağrıda bulunmuştur. Yardımcı Harris ise “Teksas kararının” tehlikeli bir emsal teşkil edebileceğine dikkat çekmiştir. Harris’e göre söz konusu karar Amerikalıların haklarını tehdit etmektedir. Yönetim olarak kadın sağlığını korumak ve kadının kendi bedeni üzerinde karar verme hakkını korumak için çaba göstermeye devam edeceklerini belirtmiştir. Demokrat Parti’nin Temsilciler Meclisi’ndeki lideri Hakeem Jeffries, Cumhuriyetçilerin kürtaj karşıtı tutumunun ülkede giderek hızlı bir şekilde yayıldığına dikkat çekmiştir.

Sonuç olarak, ABD’de kürtaja ilişkin tartışmaların alevlenmesi ve tartışmanın niteliği kürtaj hakkının oldukça siyasi olduğunu göstermektedir. Verilere bakıldığında kürtaj hapının Amerikan toplumunda yüksek oranlarda kullanıldığı görülmektedir. Gebeliği sonlandırma oranlarının yaklaşık yarıdan fazlası söz konusu ilaçla gerçeklemektedir.

Fakat bu durum görmezden gelinmekte; bir kısım seçmenin siyasi baskısı ve muhafazakâr yapı tercih edilmektedir. Amerikan toplumunda demokrat liberaller ve muhafazakâr Hristiyanlar arasında bölünmüşlük uzun süreden beri devam etmektedir fakat Trump döneminde bu ayrım derinleşen bir kutupluluğa dönüşmüştür. Biden yönetimi, kadın haklarını korumaya devam edeceklerinin altını kalın çizgilerle çizerken Trump ve muhafazakâr gündemi ABD’de siyasette ve hukuk sisteminde etkisini göstermeye devam etmektedir.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI