Perşembe, Nisan 18, 2024

28 Mayıs: “Nasıl bir Türkiye” seçimi

Erdoğan kazanırsa, hem söylem, hem eylem, hem aktör boyutlarında, 1970’lerde gördüğümüz “Milliyetçi Cephe hükümetleri”nden çok daha sert bir “milliyetçi-muhafazakar yönetim” Türkiye’yi yönetmeye başlayacak. 

Bugün 28 Mayıs: Türkiye’nin tarihi seçimleri için sandığımıza gideceğiz ve oyumuzu vereceğiz.

Oylarımızla ülkemizin 13. Cumhurbaşkanını seçeceğiz.

Her oy önemli.

Bizim kararımız sonucu belirleyecek.

O nedenle, her birimizin oy vermesi yetmez, oylarımızı sandıklardaki son oy sayılana kadar korumamız gerekiyor.

Gidelim ve oyumuzu verelim.

Erdoğan mı, Kılıçdaroğlu mu?

Kararımızı vereceğiz, oyumuzu atacağız ve 13. Cumhurbaşkanımızı seçeceğiz.

Oylarımıza ve sandıklara sahip çıkacağız.

Oyumuz kıymetlimizdir, tercihimizin yansımasıdır; koruyacağız.

Sandıkların korunmasını ve her oyun sayılmasını sağlayacağız.

Bu, bizim anayasal hakkımızdır.

Bugün saat 5’te seçim süreci bitecek. Yurtdışı oyları da geldiği için sayım başlayacak.

Bu akşam 13. Cumhurbaşkanımızı öğreneceğiz.

Seçim sonuçlarına, seçmenlerimizin, milletimizin, halkımızın tercihine saygı duyacağız.

Yarın sabah, 29 Mayıs sabahı, seçim bitmiş, Türkiye’nin yeni yönetimi başlamış olacak.

Eğer Erdoğan, 13. Cumhurbaşkanı olursa, Cumhur İttifakı’nın hem başkanlığı, yani yürütmeyi, hem de mecliste çoğunluğu, yani yasamayı kazandığı bir yönetimimiz olacak.

Eğer Kılıçdaroğlu seçilirse, 13. Cumhurbaşkanı olarak, yürütmenin Millet İttifakı’nda, yasamanın Cumhur İttifakı’nda olduğu bir yönetimimiz olacak.

Bu şu anlama da geliyor:

Eğer Erdoğan kazanırsa, hem yürütme hem de yasamada, Türkiye siyasi tarihinin en sert ve kalın çizgili “milliyetçi-muhafazakar yönetimi”;

Eğer Kılıçdaroğlu kazanırsa, yürütmede “ekonomi-demokrasi”, yasamada “milliyetçi-muhafazakar” bir yapı ortaya çıkacak.

Erdoğan kazanırsa, hem söylem, hem eylem, hem aktör boyutlarında, 1970’lerde gördüğümüz “Milliyetçi Cephe hükümetleri”nden çok daha sert bir “milliyetçi-muhafazakar yönetim” Türkiye’yi yönetmeye başlayacak.

Kılıçdaroğlu kazanırsa, ekonomi-demokrasi-milliyetçilik-muhafazakarlık arasında denge ve denetlemenin ve müzakerenin olduğu bir Türkiye yönetimi başlayacak.

Kılıçdaroğlu kazanırsa, ekonomi-demokrasi-milliyetçilik-muhafazakarlık arasında denge ve denetlemenin ve müzakerenin olduğu bir Türkiye yönetimi başlayacak.

Bugün verdiğimiz oylarla, sadece Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanını isim olarak seçmeyeceğiz, Türkiye’nin nasıl bir yönetime sahip olacağını da seçeceğiz.

Seçim sonuçlarına, seçmenin tercihine saygılıyız.

Demokrasiye inanç içinde sonuç ne olursa olsun, ülkemiz için, halkımız için, bilgi-akıl-vicdan-adalet içinde çalışmaya devam edeceğiz

29 Mayıs sabahına “Nasıl bir Türkiye” sorusuna yanıtı yönetim düzeyinde almış olarak uyanacağız.

Benim tercihim:

Demokrasiden, ekonomiden, denge ve denetlemeden, bilimden, akıldan, vicdandan, farklılıklarımız içinde birlikte yaşamaktan, ülkemizin sorunlarını hep beraber çözmekten yana;

Yürütme ve yasama organlarının birliğinden değil, birbirlerini denge ve denetlemesinden yana;

Ekonomi-Demokrasi-Milliyetçilik-Muhafazakarlık dengesinden yana;

Yani: 13. Cumhurbaşkanının Kemal Kılıçdaroğlu olması ve yürütmenin Millet İttifakı’nda olmasından yana.

Çünkü:

Ekonomik sorunlarımızın çözümünde en güçlü ve kapasiteli kadronun Millet İttikafı’nda olduğuna ve bu kadronun ülkemizi düzlüğe çıkartacağına inanıyorum;

Kurumlarımızı güçlendirecek, liyakatı sadakatin önüne koyacak, bilim ile vicdanı birleştirecek Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi’nin ülkemiz için doğru yönetim sistemi olduğuna inanıyorum;

Yerel yönetimleri, Sivil toplumu, üniversiteleri içine alan “Hak temelli Kapsayıcı ve Müzakereci Karar Alma Süreci ve Anlayışı”nın ihtiyacımız olan etkin, adil ve sorun çözücü yönetimi yaratacağına inanıyorum; ve…

Denge ve denetleme ve liyakatın ne kadar önemli olduğunu depremlerde, ekonomik krizde ve devlet krizlerinde acı bir şekilde gördüğümüz için yeni yönetimin denge ve denetleme temelinde olması gerektiğine inanıyorum.

Bu liste uzayabilir ama en önemlisi, yönetimde denge ve denetleme ve liyakatın ne kadar önemli olduğunu depremlerde, afetlerde, ekonomik krizde, demokrasi ve devlet krizlerinde çok acı bir şekilde gördüğümüz için, yeni yönetimin denge ve denetleme temelinde olması gerektiğine inanıyorum.

Halkımız, ilk turda, parlamentoyu milliyetçilik-muhafazakarlık temelinde Cumhur İttifakı’na verdi. Bu karara saygı duymalıyız ve sebeplerini araştırmalıyız ve konuşmalıyız.

Ülkemiz için, Türkiye için iyi olanın, ekonomi-demokrasi temelinde, Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı olduğunu düşünüyorum.

Oyum Kılıçdaroğlu’na.

Ama, Erdoğan kazanırsa, seçmen Erdoğan derse, ona da saygı duyacağım, duyacağız.

Mücadelemiz ve çalışmamız  ülkemizin iyiliği için ve doğrularımız temelinde devam edecektir.

Yaşamım boyunca izlediğim en adil olmayan, en eşit şartlarda rekabetin olmadığı bir seçim dönemini yaşadım. Hepimiz yaşadık.  Çok çok üzücü.

Seçmen olarak yaşamım boyunca izlediğim en adil olmayan, en eşit şartlarda rekabetin olmadığı, devlet kaynaklarının en fazla bir taraf tarafından kendi lehine seçim için harcandığı ve montaj olan fotoğrafların bile ülkemizi yönetenler tarafından rakibe karşı defalarca kullanıldığı bir seçim dönemini yaşadım. Hepimiz yaşadık.  Çok çok üzücü.

Türkiye bu tür seçim yapmayı hak etmiyor.

Umarım bu son olur ve adil ve özgür seçim yapan ülke olma konumumuza tekrardan döneriz.

Tercihimiz ne olursa olsun, bugün sandığa gidelim ve oyumuzu verelim.

Sonuçlar hepimize, ülkemize hayırlı olsun.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI