Perşembe, Nisan 18, 2024

2023 Seçimlerinin kilidi kadınların ve gençlerin elinde

Siyaset Bilimci Gülgün Erdoğan Tosun seçimlerde etkili olacak kadınları ve gençlerin siyasal tutumlarunı yazdı. Seçimleri kazanmak onların elinde sanki

Yaklaşan seçimlerde tüm partiler ve ittifaklar hem Cumhurbaşkanlığı hem de TBMM seçimleri örneğinde en yüksek oyu/sandalyeyi kazanmak için yeni ittifak ortakları ararken, olası sandık sonuçları üzerinden yapılan senaryolara göre seçimlere kendi logo ve listeleriyle mi, yoksa ittifak çatısı altında tek listeyle mi katılacaklarına dair stratejiler üretmekte.

Popülist Otoriter Kutuplaştırma Siyasetinin Sonuçları

2017 Anayasa referandumuyla geçtiğimiz Türkiye Tipi Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile devlet başkanının halkın doğrudan oyuyla seçilmesi daha demokratik görünmekle birlikte, siyasi istikrar adına pratikte TBMM’nin yasama gücünün zayıflatıldığı bir uygulamaya dönüşmüştür. Güçlü bir liderlik beklentisinin bizi getirdiği nokta hesap sorulamayan bir yürütme gücünün yargı ve yasama kurumları üzerinde artan kontrolü nedeniyle otoriter popülist bir yönetim tarzı olmuştur. Demokrasi açıdan yeni sistemin uygulama sürecinin ortaya çıkardığı risklerin belki de en büyüğü siyasi kutuplaşmanın toplumun kılcal damarlarına kadar kendini bir virüs gibi yaygınlaştırmasıdır.

İktidarın kullandığı popülist stratejinin aşırı duygusal kutuplaştırma siyaseti, Cumhurbaşkanı’nın “taraf olmayan bertaraf olur” sloganı ile kendi taraftarları dışındaki herkesi ötekileştirerek, toplumun bir yarısının diğer yarısını hain, düşman, şeytan gibi görmesinin önünü açmıştır. Siyasetçilerin kendi tabanını konsolide etmek için kullandığı bu stratejilerin etkisini kısa vadede ortadan kaldırmak o kadar kolay değildir.

Bu politikanın belki de en kan donduran örneği 2019 yılında Batman Sağlık Mahallesi muhtar adayı olan İsmail Cevher Kasımoğlu’nun “kafa kesmekten” bahseden videosudur. Aynı parlamento çatısı altında yer alan partilerin genel başkanlarının bir masa etrafında toplanıp Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik-toplumsal sorunlara dair konuşamamasıdır. Yaşadığımız deprem ve ardından gelen sel felaketi bile muhalefetin belediyeleri, iktidarın belediyeleri ayrımını, düşmanlaştırmasını ortadan kaldıramamıştır. Üstelik her şey toplumun gözleri önünde cereyan ederken.

2023 seçimleri Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına denk düşen seçimler olması nedeniyle toplum olarak üzerine fazlaca anlam yüklediğimiz seçimlerdir.  Bunda 21 yıldır süren AKP iktidarının ikinci on yılından beri izlediği popülist temelli ayrıştırma ve ötekileştirme politikasının büyük etkisi vardır. 2010 Anayasa referandumundan bu yana Türkiye’nin anayasal kurumlarından gözlenen demokratik geri kaymanın ne kadar hızlandığını, yaşadığımız büyük felaketlerin getirdiği ortak acıların bile bu ötekileştirme politikasının terk edilmediğini gözlüyoruz. Bu nokta aslında iktidarın yumuşak karnıdır. İktidar kanadı kutuplaştırma siyaseti üzerinden toplumu o kadar germiştir ki, son 10 yıldır dışladığı kesimleri bir araya getirmek, diğer partilerle uzlaşma ve iş birliği konusunda toplumun taleplerine yanıt verememektedir.

Seçimlere dair tartışmanın ikinci önemli öznesi gençlerdir. 2023 seçimlerinde ilk kez oy kullanacak (Z kuşağı olarak isimlendirilen) 6-7 milyon dolayında genç nüfustan bahsedilmektedir. Dolayısıyla tüm partiler ve liderler gençlerin politik tercihlerini genç nüfusun talep ve beklentileri ile parti/aday tercihleri önümüzdeki seçimlerde belirleyici olabilecek niteliktedir.

Kutuplaştırma Siyasetinin Öznesi Yine Kadınlar!

Cumhur İttifakı’nın ittifak stratejisi mevcut ittifakın radikalleştirilmesi ve siyasal yelpazede aşırı sağ uca kaymasıyla sonuçlanacak geri dönülmez bir yola açılmaktadır. Cumhur İttifakı’nın oluşturan AKP ve MHP’nin ittifaka dahil ettiği Yeniden Refah Partisi (YRP) ve ittifak protokolüne katılmamakla birlikte AKP ile aynı milletvekili listesine girme konusunda uzlaşmış olan Hür Dava Partisi (Hüda-Par) bileşenlerinin temel pazarlık unsurlarından biri kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularıdır. YRP’nin AKP’ye sunduğu 30 maddelik şart listesinde yer aldığı iddia edilen 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un kaldırılması talebi AKP içindeki kadınlarda da rahatsızlık yaratmıştı. AKP genel başkan yardımcısı Ali İhsan Yavuz 4 gün önceki açıklamasında bu konunun sorulması üzerine, “kadın haklarına ilişkin YRP’nin anormal bir teklifi olmadı” açıklamasını yapmıştı.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın “6284 sayılı kanunun ruhuyla ve mevcudiyetiyle varlığı son derece önemlidir. Varlığının tartışmaya açılması dahi bizce kabul edilemez” şeklindeki açıklaması iktidar içindeki rahatsızlığın bir ifadesi olarak okunabilir. Parti içindeki rahatsızlık ise, AKP grup başkan vekili Özlem Zengin’in “6284 bizim kırmızı çizgimizdir” açıklamasının ardından aldığı düzenli ve planlı saldırı, tehdit ve hedef gösterme mesajlarından yakınması boşuna olmasa gerek.

6284 sayılı kanunun varlığının tartışılması kadının bir toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel özne olarak varlığının tartışılmasıdır. Bu konu üzerinden yapılacak kutuplaştırmanın önümüzdeki seçimlerin temel belirleyicilerinden biri olacağı açıktır. Mevcut yasanın varlığına rağmen deprem bölgesinde ve Türkiye genelinde önlenemeyen kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet, kadının toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel varoluş biçimlerinin korunması, geliştirilmesi ve desteklenmesi muhalefetin asli görevlerinden biridir.

Depremin en büyük yükü depremzede kadınların omuzlarındadır. Cumhuriyet Gazetesi’ne konuşan Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı Başkanı Ayşe Kaşıkırık’a göre deprem sonrası bölgede 6.447 doğum gerçekleşmiş olup, hamile kadın sayısı 214 bin 325’dir. Önümüzdeki seçimlerin kilitlerinden biri bu anlamda kadınların elindedir. Muhalefetteki Millet İttifakı ve Emek ve Özgürlük İttifakı içindeki partilerin milletvekili aday listelerinde kadınlara daha fazla yer vermesi, ayrıştırıcı ve ötekileştirici stratejinin yerine birleştirici, uzlaştırıcı stratejiyi yerleştirmesi yerinde olacaktır.

Apolitik Gençlikten Türkiyenin Yarınlarını İnşa Edecek Gençlere    

Seçimlere dair tartışmanın ikinci önemli öznesi gençlerdir. 2023 seçimlerinde ilk kez oy kullanacak (Z kuşağı olarak isimlendirilen) 6-7 milyon dolayında genç nüfustan bahsedilmektedir. Dolayısıyla tüm partiler ve liderler gençlerin politik tercihlerini genç nüfusun talep ve beklentileri ile parti/aday tercihleri önümüzdeki seçimlerde belirleyici olabilecek niteliktedir. Konrad-Adenauer-Stiftung (AKS) Derneği Türkiye temsilciliği tarafından, Türkiye çapında Mayıs-Eylül 2021 tarihleri arasında 28 ilde, 18-25 yaş arasındaki 3.243 kişiyle yapılan araştırma bulgularına göre[1];

  • Gençlerin %62,8’i Türkiye’nin geleceğini iyi görmediklerini, %72,9’u fırsat verildiği takdirde başka bir ülkede yaşamak istediklerini, %80’i kadın-erkek eşitliğine inanmakta ve %92,3’ü evlilik öncesi kadın ile erkek arasındaki romantik ilişkiyi normal bulmakta.
  • Türk bayrağı (%89,7), kurum olarak Türkiye Cumhuriyeti (%87,4) ve Türk olmak (%71.6) gibi ulusal sembolleri son derece önemli görmekte, Müslüman olmak (%70,5) son derece önemli görülürken, Allah’a inandığını söyleyip kendini dindar olarak niteleyenlerin oranı %29,8, Allah’a inanan ama kendini pek dindar olmayan olarak tanımlayanların oranı %56.9’ 

 

Türkiye Gençlik STK’ları platformu tarafından 19-30 Nisan 2022 tarihleri arasında 15-30 yaş arasında 2.441 gençle yapılan araştırmaya katılanların %41.1i mutsuz olduğunu belirtirken, mutlu ve çok mutlu olanların oranı %25’dir[2]. Ekonomi, Adalet ve Eğitim gençlerin öncelikli olarak çözülmesini istedikleri konulardır. Gençlerin %32’si Türkiye’de kendini güvende hissederken, %44.4’ü güvende hissetmediğini, %23.6’sı ise kısmen güvende hissettiklerini belirtmişlerdir. Güvende hissetmeme nedenleri arasında ise ekonomik kaygılar, lteci nüfusun artış göstermesi ve cinayet oranları gelmektedir. Gençlerin rahatsız olduğu konular ise maddi olarak özgür hissetmeme, düşünce özgürlüğü ve ekonomik kaygılardır. Bu araştırmaya katılanların kendi siyasal kimliklerine ilişkin tanımlamada %21 ile Atatürkçü ilk sırada, %20,6 ile Milliyetçi ikinci sırada, %9,6 ile Muhafazakâr üçüncü sırada, %8,7 ile dindar dördüncü sırada gelmektedir. Kendini apolitik olarak tanımlayanlar %5,9 iken, bu soruyu yanıtsız bırakanlar %7,8 oranındadır.

Gençlik üzerine yapılan araştırmaların[3] genel olarak vurguladıkları belli başlı gençlik sorunu kategorileri; işsizlik ve ekonomik sorunlar, eğitimin kalitesindeki yetersizlik, kendini gerçekleştirebilecekleri, sosyal ve kültürel aktivitelere katılabilecekleri gençlik merkezlerinin olmaması, internet kullanımı ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularındadır.

Ailelerinin yaşadığı ekonomik sıkıntılardan en fazla etkilenen grup gençlerdir. Ekonomideki yapısal iyileştirmelerden gençler de yararlanacaktır. Ayrıca gençler arasındaki yüksek işsizlik oranlarını ortadan kaldırmak üzere liyakate dayalı istihdam fırsatlarının yaratılması, girişimcilik eğitimleri ve meslek edindirme konusunda çeşitli destekler almaları kendilerini ve geleceklerini güvende hissetmelerini sağlayabilir.

Deprem felaketinden bu yana üniversitelerde yüz yüze eğitime son verilmiş olması nedeniyle pek çok genç öğrenim gördüğü illere gidemedi. Dönemin ortasında YÖK almış olduğu kararla 3 Nisan 2023 itibarıyla isteyen öğrencilere yüz yüze eğitimin verilebileceğini duyurdu. Tesadüfe bakın ki 2 Nisan’da seçmen listeleri askıdan indirilecek. Bu durumda üniversite öğrencisi (yaklaşık 4 milyon genç) genç uzaktan eğitimle ilgili alınan karar gereğince ortaya çıkmış olan ikamet/seçmen kaydı sorunlarını nasıl çözecekler?

Önümüzdeki seçimlerde gençleri yanına çekmek isteyenlerin gençlerin yaşadığı sorun kategorilerine ilişkin çözümler üretirken, bu çözümleri gençlerle birlikte üretmeleri önem taşımaktadır. Gençler kendi sorunlarının farkında olan ve bunlara çözüm üretme kapasitesine sahip bireylerdir. Onları apolitik olmaya iten en önemli faktör katılım mekanizmalarından dışlanmış olmalarıdır. İçinde özne olarak yer alamadıkları politikaya kendiliklerinden ilgi duymalarını beklemek safdillik olacaktır. Araştırmaların bulgularına göre, gençlerin apolitik olmaktan ziyade, mevcut siyaset anlayışından uzak durmayı bilinçli olarak benimsediklerini söyleyebiliriz. Gençleri yanına çekmeyi başaran aday ve partiler seçimin ikinci kilidini de açabileceklerdir.

[1] Araştırma ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Erişim adresi: https://www.kas.de/tr/web/tuerkei/einzeltitel/-/content/tuerkiye-genclik-arast-rmasi-2021 Erişim tarihi: 30 Mart 2023

[2] Araştırma ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Erişim adresi: https://tgsp.org.tr/tr/frontend/storage/documents/GxYc5lQxijifjfeYhIkr34sNscJr04rSRGawupN4.pdf  Erişim tarihi: 30 Mart 2023

[3] İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından yapılmış Türkiye Gençlik Araştırması, İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Friedrich Ebert Stiftung Vakfı işbirliğiyle yapılmış Türkiye’de Gençlik ve Değişim Araştırması, TÜİK tarafından yapılmış olan Türkiye’de Gençlik ve İşsizlik araştırması, Türkiye Gençlik STK’ları Platformu tarafından yürütülen çeşitli gençlik araştırmaları, Bahçeşehir Üniversitesi tarafından yapılmış olan Gençlerin İnternet Kullanımı araştırması, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından yürütülmüş olan Gençler ve Spor araştırması gibi araştırmalar bu kapsamda sayılabilir.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI