Cuma, Mart 29, 2024

2023

Seçimler ve sonuçları çok önemli ama tek başına tüm bu sorulara yanıt değil. Yaşayacağız, tartışacağız, mücadele edeceğiz, göreceğiz. Hepinize mutlu ve sağlıklı, barışın, vicdanın ve demokrasinin güçlendiği bir yeni yıl dilerim.

Türkiye’nin ve dünyanın geleceği için en kritik yıllardan birine giriyoruz.

2023 üzerine yapılan yorumlara ve bazılarına benim de katıldığım çalışmalara bakarak hem Türkiye hem dünya için en genel düzeyde şekillendirici olan beş süreçten, olgudan ve meydan okumadan başlayalım:

Birincisi, “radikal belirsizlik”: Ne yarın ne olacağını, nasıl bir güne uyanacağımızı biliyoruz, ne de yarın ile ilgili net yorumlarda ve tahminlerde bulunabiliyoruz. Toplumsal ve bireysel yaşamın her alanında çok ciddi bir muğlaklık ve belirsizlik yaşıyoruz.

İkincisi, “yaşamsal (ontolojik) güvensizlik: Radikal derecede belirsizliği belirleyen temel etmenler, diğer değişle, savaştan iklim krizine, sağlıktan şiddete, ekonomiden siyasete, eşitsizlikten dışlanmaya kadar uzanan ve insanların, tüm canlıların, doğanın, gezegenin, dolayısıyla “yaşamı” tehdit eden riskler hepimizde yaşamsal güvensizlik aratıyor.

Üçüncüsü, “tedirgin, kaygılı ve kızgın ruh hali ve toplumsal iklim”: Radikal belirsizlik ve yaşamsal güvensizlik, bireysel ve toplumsal psikolojiyi bozuyor; bugünün ve yarının doğasını, güvenin olmadığı, içe kapanan, ruh sağlığının bireysel ve toplumsal düzlemlerde bozuldu bir tedirginlik, korku, kaygı ve kızgınlık çağına, dönemine ya da toplumuna dönüştürüyor.

Dördüncüsü, “sistemsel/rejimsel değişim”: Tüm bu gelişmelerin yönetime ve siyasete yansıması, “demokrasi, düzen ve yönetim” alanlarında yaşanan ciddi kırılmalar, krizler ve değişimler şeklinde oluyor.  Demokrasinin zayıfladığı, otoriterliğin yükseldiği, “1945-sonrası liberal dünya düzenin bitme” noktasına geldiği, yargıdan, parlamentoya ve yerel yönetimlere denge ve denetleme sistemini yok eden yönetim anlayışının tercih edildiği bir dönemden geçiyoruz.  Demokrasi, düzen ve yönetimde, “Eskinin Bittiği ama Yeninin Doğmadığı” bir geçiş dönemindeyiz.

Beşincisi; “küreselleşmenin krizi ya da bitimi”:  Savaştan ekonomik krize, gıdadan enerjiye, küresel ısınmadan biyoçeşitliliğin yok edilmesine, ve işsizlikten/yoksulluktan şiddet ve ötekileşmeye kadar uzanan geniş yelpazede oluşan sorunlar, bir taraftan “ulus devletlerin tekrardan güçlenmesine” ve “devletler arası esnek ittifakların” yapılması tercihine yol açarken, var olan küreselleşmenin de çok ciddi krizini (deglobalizasyon) yarattı. Uluslararası sistemin “çok kutuplu” bir yapıya dönüşmesi, küreselleşme içinde mi, yoksa ulus devletler ve devletler arası esnek ittifaklar yoluyla mı olacağı yanıtını bekleyen bir soru durumunda.

TÜRKİYE ve 2023

Gerek bugünün doğasını şekillendiren beş genel meydan okumanın Türkiye’yi bölgesel ve küresel olarak “kilit ve stratejik önemde bir aktör” yapması, gerekse de kendi içinde yaşadığı çok ciddi demokrasi, işsizlik, yönetim, güvensizlik, dışlanma, güvencesizlik ve haysiyet sorunları, 2023’te Türkiye’nin son yıllarda yaşayacağı en kritik yılı belirleyecek.

Birincisi, 2023 yılında “Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento Seçimleri”ni yapacağız.  Seçim sonuçları ortada ve belirsiz: 20 yıllık AK Parti iktidarı ve son dönemde uygulanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bitebilir de devam edebilir de: 20 yıl sonra Muhalefet ilk defa kazanabilir de yönetim sistemi ve rejim, Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçebilir de.

Seçimler 2023 Mayıs ya da 2023 Haziran ayında yapılacak.  Çok zor geçecek bir seçim dönemine giriyoruz.

Bunun ilk göstergeleri, “İstanbul’da yaşanan terör saldırısı” ve “İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis cezası” oldu.

Yaşamsal güvensizlik yaratan saldırılar devam edebilir; Güney ve Güney Doğu illeri gibi İstanbul’a da “kayyım” atanması yapılabilir.

Umarım(z) olmaz: ama yukarıda sıraladığım beş meydan okumanın hepsinin, “belirsizlik, yaşamsal güvensizlik, tedirginlik/kaygı, rejim değişikliği ve küreselleşmenin krizinin yaşandığı bir seçim dönemine girdiğimizi söyleyebiliriz.

Seçim sonuçları, sadece Türkiye’yi kimin ve hangi rejimin yöneteceğini değil, ülkemizin geleceğini ve geleceğin nasıl şekilleneceğini belli ölçüde belirleyecek.

Radikal bir belirsizlik içindeyiz. Nasıl bir Türkiye; Nasıl bir Toplum, Nasıl bir Psikoloji; Nasıl bir Rejim, Nasıl bir Ekonomi; Nasıl bir Siyaset ve Dış Politika? Bu soruların yanıtını bilmiyoruz.

İkincisi, 2023, “Cumhuriyetin ve Cumhuriyet Modernleşmesinin Yüzüncü Yılı” olacak. Cumhuriyetimizi kutlayacağız, yüzyılı değerlendireceğiz, ama “nasıl bir ikinci yüzyıl olacak”, bilmiyoruz.

Bu noktada radikal belirsizlik içindeyiz. Nasıl bir Türkiye; Nasıl bir Toplum, Nasıl bir Psikoloji; Nasıl bir Rejim, Nasıl bir Ekonomi; Nasıl bir Siyaset ve Dış Politika? Bu soruların yanıtını bilmiyoruz.

Türkiye Yüzyılı mı, Cumhuriyetin İkinci Yüzyılı mı?

Yıkıcı Kutuplaşma mı, Birlikte Yaşama mı?

Güvensiz ve Kurumlarına Güvenmeyen bir toplum mu/birey mi, Sosyal Uyumun, Genel Güvenin Güçlendiği bir toplumsal /bireysel yaşam mı?

Makbul Vatandaşlık mı, Eşit Vatandaşlık mı?

Güçlü, Yürütmeci Başkanlık mı, Denge ve Denetleme Sistemi mi?

Liyakat mı, Sadakat mı?

Ekonomik Büyüme mi, Sürdürülebilir Kalkınma mı?

Güç mü, Haysiyet mi?

Kaygı ve Korku mu, Özgüven ve Mutluluk mu?

Antroposen (insan odaklı) mi, Yaşamsallık/Yaşamdaşlık mı?

Tüm bu sorular ve eklenebilecek diğerleri içinde şu saptama ile bitirelim:

Eşikteki Türkiye”de yaşıyoruz.

2023 ve Cumhuriyetin ikinci yüzyılında nasıl bir Türkiye’de yaşayacağız?

Yanıtını bilmediğimiz bir soru olarak önümüzde duruyor.

Seçimler ve sonuçları çok önemli ama tek başına tüm bu sorulara yanıt değil.

Yaşayacağız, tartışacağız, mücadele edeceğiz, göreceğiz.

Hepinize mutlu ve sağlıklı, barışın, vicdanın ve demokrasinin güçlendiği bir yeni yıl dilerim.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

1 Yorum

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI