Perşembe, Nisan 25, 2024

2021 Rusya seçimleri ve sonrası

Rusya’da muhalefetin seçim stratejisi buydu. Her bölgede Putin’in adayına karşı kazanması en muhtemel muhalefet adayına oy verilecekti. Böylece komünistler oylarını artırdılar. Liberaller Duma’ya girdiler. Putin’in 2024’ten sonra koltuğunda kalıp kalmayacağı belirsiz.

Ortada “Birleşik Rusya”ya duyulan bir öfke olsa bile, Putin’in partisi hala oy kullanan seçmenin yarısında bir rıza üretmeyi başarıyor. Tabii, artık parlamentoda dört yerine beş parti var. Rusya’da her şey sanıldığı kadar durağan değil…

Deniz Tunç Kalyoncu 

Rusya’da aylardır konuşulan Duma seçimleri, 17-19 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirildi ve hem sonuçlar hem de sürecin kendisi, yeni tartışmalar yarattı. Belki de bugünü anlatmadan önce, son on yılı gözden geçirmek ve bu seçimlerin ne anlama geldiğini daha iyi bir şekilde kavramak, yazının da daha anlaşılır olmasına katkıda bulunacaktır.

2011 yılında yapılan Duma seçimlerinde Putin’in partisi Birleşik Rusya, oyların %49,3’ünü almıştı, onu takip eden Rusya Federasyonu Komünist Partisi (RFKP) 19,1 ile ikinci geliyordu. Jirinovskiy’in Rusya Liberal Demokrat Partisi (LDPR) 11,6 ve Adil Rusya 13,2’ydi. Sonrasında Rusya, kendini belki de 1993’ten sonraki en büyük protesto dalgasında buldu. 2016 yılına geldiğimizde, Birleşik Rusya %54,2 ile seçimleri domine etmişti. Arkasından gelen RFKP’nin 13,3 ve LDPR’nin 13,1 oyları bulunuyordu. Adil Rusya ise 6,2’ye düşmüştü.

2020 ise birçok açıdan Rusya’nın uzun yıllarından biri oldu. Habarovsk’ta yaşanan geniş çaplı protestolar, yeni anayasa değişiklikleri ve Navalnıy’ın zehirlenmesiyle başlayan süreç, kış aylarında ülkenin dört bir tarafında yeni protestolara sahne oldu ve eylül seçimlerine giderken ortada yine gergin bir siyasi atmosfer vardı.

İLK SANDIKLAR AÇIKLANDIĞINDA İKİ PARTİ KAFA KAFAYA GİBİYDİ…

Seçim anketleri, farklı şekillerde RFKP’nin yükselişini ön görüyordu, LDPR’nin düşüşünü de. Ortada Birleşik Rusya’nın ne alacağına dair ise bir netlik yoktu, düşüş göstereceği kesindi ama bunun ne kadar olacağı bilinmiyordu. Sandık çıkış anketinde Birleşik Rusya %45,2 alırken, RFKP %21, LDPR %8,7 ve Adil Rusya %7,9 gözüküyordu. Yeni İnsanlar ise %4,7 ile baraj altı kalıyordu.

Akşam saatlerinde sonuçlar ilk açıklanmaya başladığında Birleşik Rusya %38-39 bandından geziniyordu, RFKP ise %24’ü zorlamıştı. Saatler geçtikte durum tersine döndü ve sandıkların tamamının sayılmasından sonra açıklanan sonuçlara göre Birleşik Rusya %49,82 aldı, RFKP %18,93 ile takip etti, LDPR %7,55 ve Adil Rusya %7,46 aldılar. Parlamentodaki artık beşinci parti olan ve henüz geçen yıl kurulan Yeni İnsanlar ise %5,32 oy oranına ulaştı. Seçimlere katılım ise beş yıl önceye göre yüzde 4 artarak 51,68’e yükseldi. 2011’de ise %60’tı.

Öncelikle, 2016’ya göre hem Birleşik Rusya hem de LDPR oy kaybettiler. LDPR’nin yaşadığı, biraz daha büyük bir hüsran çünkü bu oy kaybı, partinin Jirinovskiy sonrasında ne olacağına dair de birtakım sinyaller içeriyor ve bir önceki seçime göre oylarının neredeyse yarısını kaybettiler. Birleşik Rusya ise %4,3’lük bir kayıp yaşadı ve Duma’da 19 sandalye kaybetmesine rağmen hala çoğunluğu açık farkla elinde tutuyor. Seçimlerin iki yıldızı ise RFKP ve Yeni İnsanlar. Komünistler, bir önceki seçimlere göre oylarını %5,59 arttırdılar ve bir bakıma 2011’e geri döndüler. Bu yükseliş, solun yükselişine mi atfedilmeli yoksa biraz sonra açıklayacağım akıllı oy tercihlerine mi; tartışmamız gerekecek. Yeni İnsanlar ise, Faberlic’in başındaki isim olan Aleksey Neçayev tarafından geçtiğimiz yıl kuruldu ve bir yıl içinde %5’lik seçim barajını aşmayı başardı. Yeni İnsanlar, Duma’nın liberal tarafını oluşturacak.

Rusya’daki seçim sistemi, aslına bakılırsa iki türlü işliyor. Duma’da toplam 450 sandalye var ve bunların yarısı, partilerin önceden belirledikleri listelere göre belirlenirken diğer yarısı ise tek adaylı seçim bölgelerinde en yüksek oy alanlar üzerinden belirleniyor. Birleşik Rusya’nın asıl fark açtığı yer de bir anlamda burası çünkü 225 sandalyenin 198’ini almayı başardılar. Bunu engellemek için ise seçim öncesinde farklı gruplar çalışmalar yürüttüler ve belki de en çok konuşulanı, Aleksey Navalnıy’ın ve ekibinin “akıllı oy” uygulamasıydı.

SEÇİM SONUÇLARI PROTESTO EDİLDİ AMA BİN KİŞİYLE…

Buna göre, farklı bölgelerde Birleşik Rusya adayına karşı kazanması en muhtemel olan muhalefet adayına oy verilecekti. Belirlenen 225 adaydan %60’ı Rusya Federasyonu Komünist Partisi adaylarıydı ve bir bakıma işe yaradı. Özellikle Moskova’da elektronik oylar dahil edilmeden önce muhalefetin bölgeler arasında net bir üstünlüğü vardı, sonra ise tam tersi oldu. Moskova’da elektronik oyların açıklanması, neredeyse ertesi günün akşamını buldu. Süreç, defalarca ertelendi. Moskova’daki sandık oylarında Birleşik Rusya ve RFKP %30’ar oy alırken, elektronik oylar dahil edildiğinde Birleşik Rusya yüzde 36,96’ya yükselmişti ve RFKP yüzde 22,66’ya düşmüştü. İşte başkentte tablo iktidara yönelik bu şekilde değişince, Rusya Federasyonu Komünist Partisi, 20 Eylül Pazartesi akşamına bir eylem çağrısı yaptı. Navalnıy’ın ekibi de barışçıl her türlü gösteriye destek vereceğini açıkladı. Akşam 19.00’da Puşkin Meydanı’nda yapılan eylemde, 1000-2000 arasında katılımcı göze çarpıyordu. RFKP temsilcilerinin yanında Navalnıy destekçileri de, Yabloko (Elma) Partisi’nden kişiler de eyleme katılmıştı. Ancak, 2011-12 protestolarının hayaleti bile ortada yok gibiydi.

Tüm bu süreci anlattıktan sonra, birkaç soruyu da cevaplandırmaya çalışmalıyım diye düşünüyorum. Bunlardan ilki, komünistlerin oy oranını arttırmalarını hangi sebeplere veya dinamiklere bağlayacağımız. 2016’daki seçimlerde sosyalist/komünist oyların oranı %16 civarındaydı. 2021’e geldiğimizde ise %21’i zorluyor. RFKP’ye yalnızca Sovyet nostaljisi yaşayanlar oy veriyor algısının yeniden tartışılması gerekiyor çünkü her yıl Rusya’da, Sovyet vatandaşı olabilmiş insanlar hayatlarını kaybetmeye devam ediyor. Buradaki artış, akıllı oy uygulamasına ve özellikle büyük şehirlerde Birleşik Rusya’ya duyulan tepkinin, ana muhalefet olması sebebiyle RFKP’de somutlaşmasına elbette atfedilebilir ama tek başına yeterli değil. Tüm seçim öncesi anketleri, RFKP’nin yükseleceğini ön görüyordu ve Navalnıy’ın stratejisi seçimlerden günler önce açıklandı, öncesinde buna dair bir yol haritası çizilmemişti. RFKP, yeni bir yapılanma içerisinde ve bu aşamada on yıl önceki rakamlarına ulaştı; seçimlerden önce önemli sol temsilcilerin bir araya gelmeleri, Grudinin gibi RFKP’nin Devlet Başkanı adayı olmuş belirgin figürlerinin seçimlere girmesinin engellemesi gibi durumlar, RFKP’nin popülaritesini arttırdı. Bunların arasında asıl değişim, LDPR’nin olası çözülüşü ve Yeni İnsanlar’ın yeni bir aktör olarak sahneye çıkması olacak. Bu değişim, yalnızca partiler bazında bir dönüşümden ibaret değil çünkü Rusya, 2020’li yıllarda yeni ve güncel bir şeyi tartışacak: Putin sonrası Rusya’yı.

RUSYA’DA İÇ SİYASET SANILDIĞI KADAR DURAĞAN DEĞİL

2020’deki anayasa değişikliklerinde Putin’in görev süresi bir anlamda sıfırlanmıştı ve 2036’ya kadar teorik olarak Devlet Başkanlığı yapabilmesinin önü açılmıştı. Yine de bu, Putin’in o zamana kadar iktidarda kalmaya çalışacağı anlamını taşımıyor. Bu yıl, Putin 69 yaşını tamamlayacak ve 2024’e kadar zaten Devlet Başkanı olmaya devam edecek. Sonrası ise şu an için belirsiz. Putin döneminin en etkin çabalarından bir tanesi, Sovyetler Birliği sonrası dağılan devleti yeniden bir şekilde tesis etmekti. Bu devletin ne anlama geldiğini ve devletliliğin Rusya’daki iktidar açısından nasıl anlamlandırıldığını Hazal Yalın’ın yazılarından ve kitaplarından Türkçe olarak okuyabilirsiniz. Buna verilen önem, Putin sonrası Rusya’yı tartışırken oldukça büyük bir değer kazanıyor ve iktidar ile muhalefet arasındaki tartışmaları, çelişkileri ve gerektiğinde iş birliğini yeniden tesis ediyor. Şimdilik Putin’in partisi Birleşik Rusya, kendi sınavını başarıyla geçti ve güven tazeledi. 10 yıl önceki protestolar şu an için yok ve yakın gelecekte güçlü bir şekilde geri dönebilir mi emin değilim. Ortada, Birleşik Rusya’ya duyulan bir öfke olsa bile, parti, hala oy veren seçmenlerin yarısından bir rıza üretmeyi başarıyor. Tabii, artık parlamentoda dört yerine beş parti var; Rusya’da her şey sanıldığı kadar durağan ilerlemiyor.


Deniz Tunç Kalyoncu, İstanbul Atatürk Anadolu Lisesi’nde okudu, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Tarih lisans eğitimini tamamladı, yine aynı üniversitede Hukuk Fakültesi’nde son sınıf öğrencisi. 2020 yılında Sovyetler Birliği, Rusya ve eski-Sovyet ülkeleri üzerine haftalık yayınlar yapan Rusya’dan Sevgilerle isimli podcast kanalının kurucuları arasında yer aldı ve hali hazırda yayınlarına devam ediyor. SSCB, Rusya ve post-Sovyet coğrafyası üzerine araştırmalar yapıyor ve yazılar kaleme alıyor.

 

 

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER