Cumartesi, Nisan 20, 2024

201 milyar TL’yi ne yaptık?

Ne hedeflemiştik? Faizi ve kuru baskılayarak enflasyonu düşürelim, ödemeler dengesi ve TCMB rezervleri açısından dövizdeki ihtiyacı azaltalım. Sonuç ne oldu: Enflasyon çok yükseldi, faizler % 30’ların üzerinde, kur patlamaya hazır elimizdeki bir bomba misali beklemede.

Bu hafta yine gündemdeki bir konuyu, Kur Korumalı Mevduat Hesabı’nı (KKMH) konuşacağız.

Bilindiği üzere 2021 yılının son günlerinde kurda çok ciddi bir hareketlenme yaşandı. Aralık ayı başında 13 TL’nin altındaki sevilerde olan kur, 21 Aralık günü 18,38 seviyesine kadar yükselerek çok ciddi artış gösterdi. Aşağıdaki grafikte yeşil çizgi dolar kurunun 2020 yıl başından günümüze seyrini, mor noktalar ise enflasyonu göstermektedir.

* Enflasyona ilişkin eksen sağ eksen olup, grafiğin sade ve anlaşılır olması açısından sağ eksen göstergesine yer verilmemiştir. Amaç enflasyon seyrindeki trendi göstermektir.

 

Dolar kurunun seyrine ilişkin grafikte önemli bazı tarihleri işaretledim. Bunlardan ilki ekonomi politikalarına ilişkin oluşturulan farklı bir söylemle, politika faizinde kademeli olarak Eylül 2021 tarihinden itibaren indirime gidilmeye başlanılması. Bu politikanın temelini “Yeni Ekonomik Model” kurgusu çerçevesinde “faiz neden enflasyon sonuç” bakış açısına dayandırılması oluşturmaktadır. Karar alıcılar tarafından faiz indiriminin etkisi ile enflasyonun da düşüş trendine gireceği iddia edilmekte. Ancak grafikteki mor noktalı çizgiye bakıldığında politika faizindeki indirim süreci ile birlikte enflasyonda da yukarı yönlü trendin başladığı net şekilde görülmektedir. Bu yazının ana konusu enflasyon olmadığı için enflasyonun seyrine ilişkin analize girmeyeceğim.

181 milyar liralık maliyetin yaklaşık 92,5 milyarlık kısmı Hazine tarafından karşılandı. Nasıl mı? Tabii ki borçlanarak. 89 milyar TL’si Merkez Bankası tarafından karşılandı. Bunun yöntemi belli, para basıldı.

 

Yazının ana konusuna dönelim. 2021 Aralık’taki dövize olan yüksek talebi azaltmaya yönelik ilk önlem KKMH uygulaması oldu. Bu ürün ile tasarruf sahiplerine birikimleri için dövizdeki artıştan mahrum kalmamalarını sağlayacak bir olanak tanındı. Bunun maliyeti ise Merkez Bankası ve Hazine’ye yüklendi[1]. Bu arada üründen elde edilen gelir üzerinden vergi muafiyeti de getirildi. Uygulamanın sonucu olarak 2022 yıl sonu itibariyle 181 milyar TL’si Hazine ve TCMB’nin karşıladığı, 20 milyar TL’si de vergi muafiyeti olmak üzere toplamda 201 milyar TL’ye mal olan bu süreçte katlanılan bedeller ne işe yaradı? Sorunun yanıtını yazının sonunda özetlemek istedim.

 

Aşağıdaki grafikte KKMH ve dolar kuru seyrini paylaştım.

Sürecin başında bir taraftan kamuoyu desteği diğer taraftan bankalar üzerinden kurulan baskı ile üründe bir ilerleme yaşandı. Ancak kurların üzerindeki baskı, üründen beklenilen kazancın elde edilemediğinin görülmesi sonucunda müşteri tercihlerinde azalma olmaya başladı. Bunun üzerine Ocak 2023’de KKMH ile ilgili politika faizi+3 puan üst sınır uygulaması dövizden dönüşümlü ürün için kaldırıldı, TL birikimlerini bu ürüne yatıranlar için devam ediyordu. Grafikte 2022 Aralık ayında dönem sonu faiz tahakkukları nedeni ile yukarı yönlü bir hareket ve sonrasında ciddi bir gerileme, Ocak 2023’de ise döviz dönüşümlülerdeki faiz üst sınırının kalkması ile bir miktar hareket var. Ancak bunun ürünün devamlılığı için yeterli olmadığı bilindiği için bu hafta yeni bir hamle daha yapıldı ve tüm KKMH’larda faiz üst sınırı kaldırıldı. TCMB dışsal zorlamalarla KKMH’da artış yaratılamayacağına ikna olmuş ki KKMH faizini serbest bıraktı.

20 milyarlık vergi kazancından vazgeçildi. Bunun maliyeti ilave vergi ya da mevcut vergilerde artış şeklinde olacaktır. Dolayısıyla her türlü maliyetin doğrudan / dolaylı etkisi enflasyonu yukarı yönlü hareket ettirecektir.

Peki 15 aylık süreçte uygulanan KKMH’ın hem TCMB bilançosuna hem de devlet bütçesine yansıyan maliyetleri ne olacak?

Yazının başında belirttiğim 181 milyar liralık maliyetin yaklaşık 92,5 milyar TL’lik kısmı Hazine tarafından karşılandı. Nasıl mı? Tabii ki borçlanarak… 89 milyar TL’si Merkez Bankası tarafından karşılandı. Bunun yöntemi belli, para basıldı. 20 milyar TL’lik vergi kazancından vazgeçildi. Bunun maliyeti ilave vergi ya da mevcut vergilerde artış şeklinde olacaktır. Dolayısı ile her türlü maliyetin doğrudan ya da dolaylı etkisi enflasyonu yukarı yönlü hareket ettirecektir.

Ne hedeflemiştik? Faizi ve kuru baskılayarak enflasyonu düşürelim, aynı zamanda ödemeler dengesi ve TCMB rezervleri açısından dövizdeki ihtiyacı azaltalım.

Sonuç ne oldu: Enflasyon çok yükseldi, resmi faiz dışında piyasadaki faizler % 30’ların üzerinde, kur patlamaya hazır elimizdeki bir bomba misali beklemede.

Attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya hiç mi hiç değmedi.

[1] Bu maliyete ilişkin özellikle bu hafta çok yoğun yorumlar var. Başka bir yazıda sadece maliyet konusunun üzerinde duracağız.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI